Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, March 27, 2015

bir veda



Uzun bir süredir iki lafı bir araya getirmedim. Bir araya gelince daha dirençli olduklarını düşünüyorum. Çığırtkan, kansız, soğuk… Dağınık her şey, ev, ben, okul, herkes…

Bir insanın en öğrenmemesi gereken şey kimsesizliğin yaşanabilirliği galiba. Buna aydıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Gözden çıkardıklarını daha çok özlüyorsun, kapıdakiler de hiç oturmaya gelmiş gibi değiller. Işığı açık görenler aradıklarını bulamıyorlar benim karanlığımda. Bir de ister istemez kıyaslıyorsun; eskiden mi daha mutsuzdum şimdi mi daha mutsuzum? Hep şimdi birinci geliyor. Ben hep eskiden daha az mutsuz olduğuma inanıyorum. Şimdi eskiyene kadar mutsuzluk renginden hiç kaybetmiyor.

Ben hiç ideallerine sıkı sıkı sarılan biri olamadım. Olsa da olur olmasa da diye rahat bir nefes de almışlığım yoktur. Hep olmaz, ben hep olmamasına üzülürüm, öylesine yenik işte. Bir tek ona sımsıkı sarılırdım, gözyaşlarımı silmek için ellerimi yanaklarıma götürmemi beklemiyordu. iki elim arasından kayıverecekmiş diye titriyordum, önce yüzü sonra omuzları, kolları en son gözlerini bulamam diye koyduğum yerde. Kendi dağınıklığında mutlu bir kimsenin bıraktığını koyduğu yerde bulamamasının acısını bilenler bilir. Ama ben en son oraya bırakmıştım…

Odadaki hayaletlerin sayısı geride kalan mutlu gün sayısına eşit. Bazen kalabalığın içinde denk geliyorum yüzlere, kafanda diyorum, sakin ol. Işığı kapatınca oda sanki dokuz yıl evvelki oda. Kapıyı açsam salonda uyuyan başka bir yüzü bulacağım. Gece eve geç gelmiş, birbirimizi dinlemekten bıkmadığımız günler hala. Benim daha o kadar da delirmediğim, sizin babalarınızı henüz gömmediğimiz, benim babamı gömmeden önceki günler…

Bir cümle kur ki geçmişten bağımsız olsun, içinde toprak kokusu değil gün olsun. Göğsündeki ateşin sıcaklığını hatırla, hop oturup hop kalktığın, tanımadığın insanları bilmediğin köşelere çekiştirdiğin, kalabalıkların önünde yürüdüğün kaldırımların soğuğunu!

Ben sensiz de yaşayabiliyorum ve sensiz ve sensiz ha bir de sensiz! Ama çok sessiz yaşıyorum, orada değilmiş gibi yaşıyorum. Bana ait olmayan üstüme emanet bir hayatın günde yirmi bir saatini yaşıyorum.  Sizi çok özlüyorum, bununla dokuz yıldır yirmi dört saat yaşıyorum. Siz orada değilmişsiniz gibi, sizi gömmüş gibi yaşıyorum. Her gün haberleri daha az okuyorum, kitaplara, filmlere, şarkılara kinleniyorum. Bu kadar bilmeseydim belki, bu kadar çok dünya görmeseydim, bu kadar kaybetmeseydim diyorum. Kaybetmekten dilim damağım kurudu, nedeni niyesi de çok ilgilendirmiyor beni artık sorumluluk da kabul etmiyorum, acıtmaktan başka bir işe yaramıyor.

Bu istikrarlı düşüşün sonu nerede biter bilmiyorum ama denizlere çıkmıyor sokaklar. Ben kanıtladım, kanıksadım…

Şimdi önümde hayatımı tümüyle değiştirecek bir grup jüri ve sayfalarca sorular, mülakatlar var. arkama bakmadan gideceğim sırf geçmişe inat yükseleceğim..Güzel günler göreceğim belki çok özleyeceğim çok düşeceğim, en uzaklardan size sesleneceğim siz duymayacaksınız ama ben yükseleceğim.Anca böyle döneceğim, dönebileceğim hayata, sizlere..