Kendimi bir dala kondurmayı hep gözümde büyüttüm, yapmam gereken diğer her
şey gibi.İcraatlarımın vereceği tepkilerden hiçbir zaman korkup kaçmadım.Düşlediğim
her şeyden neticede her zaman düşmüş olsam da, kafamı gömdüğüm yere çakılı
kalmadım.Günlük hırsların ve çeşitli entrikaların ekseninde yer almamak için
elimden gelen uzaklığı ardıma koymadım.Ben aslında hiç ses etmedim hatta ben
çoğunlukla sesimi yuttum.Boş bir odanın içinde kendi duygularımın yankılarına
kulak verdim.Kendi hararetimin içinde eridim.
İnsanız ve bunun büyük olasılıkla en kötü yanı başımıza gelecek şeyleri
önceden kestiremiyor olmak.Fakat bazen yaşadığımız tecrübeler bize zaman zaman
sinyaller verir.Keşke bu konunun jeofizikte sinyal analizi ile ne kadar
benzediğini size nitel ve nicel olarak aktarabilseydim ama derdim kimseyi alan
dışı bırakmak değil.
Hiç duygusal çatışma yaşadığınız bir süreçten geçtiniz mi ya da psikolojik
şiddete maruz kaldınız mı? Hayatımıza tercihlerimiz
sonucunda yön veriyoruz.Anlık verilen kararlar, uzun süre zaman alanlar ve
arada kalan kararlar..Hayatımız her zaman kararlarımız ile fikirlerimizin eseri
ve esiridir.Ve ne pahasına olursa olsun üzüntüye ve çaresizliğe düşmeden
olgunluğa erişemiyorsunuz.
İkili ilişkilerde derdinizi söyleyemediğiniz zamanlara geldiğinizde aslında
bu münakaşanın ne olursa olsun size zarar vereceğini, karşı tarafın asla
kabullenmeyeceğine ve haklıyken mağlup olacağınıza inanmanız tek etkendir.Karşı
tarafın zihninize ve ruhunuza şiddet uygulaması zamanla dilinize mühür
vurmuştur.Bunu önce alttan almak ardından boşvermişlik ile
tanımlarsınız.Tebrikler kendinize hiç
saygı bırakmadınız.
Birini çok sevdiğinizde yaşanan tartışmaların çok ani çıkışları ve inişleri
olur.Karşı taraftan beklentilerinizi en aza indirgediğiniz durumlarda köşeye
çekilmekten başka çareniz kalmaz.Erkekler ve kadınların arasında ince bir çizgi
değil binlerce ışık yılı kadar mesafeler vardır çünkü çoğu teorilere göre
farklı gezegenlerden gelirler.İki kadın veya iki erkek arasında ki münakaşanın
daha tehlikeli olabilme sebebi ise tamamen aynı gezegene hükmedebilme iç
güdüsür.Fakat araya bir aşk girdiğinde duyguların iletişimsizliği, içe gömülüşü
çoğu zaman can yakıcı reaksiyonlar verir.
George Bernard Shaw ‘ ın farklılıklar
üzerine kurduğu bir cümle var ve ben bu cümleyi özel hayatıma ait çoğu sahneye
yaşlı gözler ile yaymak mecburiyetinde kalabiliyorum.Shaw şöyle diyor “
Ingiltere ve Amerika aynı
dilin ayırdığı iki ülkedir.”
Sevdiğimiz insanlar ile
iletişim problemi yaşamanın en büyük tecrübesini gerçekten sevdiğimde yaşayarak
anladım.Öfkeliyken sabırlı kalabilmenin sonuçları bazen verimli olsa da ağır
bedeller ödetebildiğini, binlerce kez haklı kalıp kendimi asla ifade
edemediğimde öğrendim.Çünkü ya haklı
kalacaktım ya da mutlu.Haklılığım üzerine diretmenin mutluluk üzerine
hiçbir etkisi olmayan biri ile ne kadar sağlıklı iletişim sağlayabilirdik?
Zor insanlar çözüme ulaşmak
yerine sürekli problemlerin etrafında dolanırlar.Fakat çözülmesi gereken bir
problemi de hakları, fikirleri ve anlayış yetenekleri olmadıkları için
terbiyesiz bir şekilde “uzatma!”
diyerek kaçarlar
ve siz orada öylece bir avuç ifade ile kalırsınız.
Vazgeçerken vazgeçmekten
vazgeçebilmek en büyük netliktir.Bunu da çok sevince idrak edebiliyor ve yapmak
mecburiyetinde kalabiliyorsunuz.Ama sen bunca zamana kadar hiçbir zaman en ufak
bir şeye taviz vermezdin değil mi?
Geceleri ayın gökyüzünü ve seni aydınlatmasına
hayranlık duyup, gündüzleri güneşin dört bir yanı ısıtıp aydınlatmasından
şikayet ediyorsun.Sana ulaşmak kolay ama kalbine dokunabilmek için evrende bir
ışık kaynağı yok.Huzuru her zaman kendine saklayıp kendi içinde yaşayan biri
için bir milat oldun belki de.Sana susmayı her şeyden çok denedim ama haksız
bir yenilgi ile yüzleşmek istemedim.
Sana kendimi ve seni ifade
etmek istediğimde anlatacaklarım sürekli sular altında kalıyor gibi, tam
dilimin ucunda iken söyleyeceklerimin önünden bir bulut geçiyor.Söyleyemediklerimin
yanına yığınla sis kar kalıyor..Yarım yağmurlu yarım aptalca bir
ifade.Sustuklarım kendimi tıpkı bir ahmak gibi hissettiriyor.Var olan bütün
gücümü kullanarak yeni dökülmüş sıcak asfaltlı yollardan yürüyüp geçecek
gibiyim.Kokusunu seviyorum fakat bir şeyler ters gidecek gibi.Kaybetme korkusu
olsaydı bile bir çaresini muhakkak bulurdum fakat bu yaşanılan sürünceme neyin
neyisi halen tanımlayamıyorum.
Küçücük bir zaman diliminde kuyruklu bir yıldızın peşinden sürüklendim
durdum, o kuyruklu yıldıza tutunacağım diye sanki boş yere savaş verip durdum.Belki
de mühürlenmişti kendi kuyruğum. Ne istersin dediklerinde tek nefeste hiç
düşünmeden gökyüzünü dilerdim.Nefesim öylesine az gelmeye başladı ki, öylece
durup gökyüzüne bakmayı özledim.Kendime doğru akmaktan vazgeçmedim ama suyun
akış yönünü de hiç ihmal etmedim.Bağımlı değildim ama hep bir yanım bağlı kaldı.Ve
ben şimdi sanki o kuyruklu yıldızı tamamen kaybetmiş gibiyim.Onunla birlikte
hareket etmeyi, gökyüzünde yüzmeyi ne çok istedim oysa..Ben bir kuyruklu
yıldızın buz kırıklarının arasına ne kadar umudum, dileğim, hayalim varsa sıkıştırmışım.Taşıyamamış
Güneş’in etrafında dolanırken kendisiyle
birlikte nüvesini terketmiş umutlarım.Şimdi bütün dileklerim iyonize bir halde
buharlaşmayı bekliyor.Çünkü biz ne kadar kazanırsak kazanalım bir şekilde hep
yanacaktık ve yandık.
İlla bir şeyler dilemem gerekiyorsa artık bana sadece gökyüzünü versinler.Belki
yeni bir kuyruklu yıldız sevebilmem mümkün değil, ama bir kuyruklu yıldıza
dönüşüp sıfırdan başlayabilirim.Yoksa yanan buzun külleri ömür boyu isli
tutacak kalbimi.
Sevmenin bana kazandırdığı
tek şey ağlama isteği vermesi oldu. Geçenlerde çaresizliği dibine kadar
yaşadığım ve belkide ülkenin en kalabalık ve hareketli olduğu bir yerde karşıdan
karşıya geçen insanların , geçmek için yeşili yanmak üzere olan arabaların tam
merkezinde gözyaşlarımın altında kaldım hatta orada öldüm.Bugüne kadar döktüğüm
gözyaşlarımın hiçbirinden utanmamışken ilk defa utandım, berbat bir
haldeydim.Mesele sadece ağlamam değildi, gögsümün tam orta yerine oturmuş bir
haksız yenilgi ile tonlarca cevapsız soru işaretlerinin yükünü
kaldıramayışımdı.Daha evvel de sokak ortasında gözyaşlarıma hakim olamadığım ve
kacacak delik bulamadığım an toplum içinde ağlama kabinleri yapılması ihtiyacını anımsadım.Bu kez yaşadığım
olaylara bağlı kalarak kendimi bir ağlama kabininde değil ama sürekli
konuşmamın yarıda kesildiği ve kart aldığım telefon kulubesinde buldum.İnan
bana şuan bir şeyler dilemek isteseydim son 72 saatimi herkesin oturup
izlemesi, kalp sancımı kendine taşımasını dilerdim.
Bilmediğiniz ve ait olmadığınız şehirler teoride yenilik algısı yaratıp
bizi hevesli kılıp, yeni umutlar türetse de uygulamada tamamen hayal
kırıklılıkları ve taşınması güç aksiliklere sebep oluyor.Bilmediğim bir şehirde
düşüp boğulduğum çatışmaları hayatımın her bir anında acısıyla ve tecrübesi ile
yaşayacağımdan eminim.Şimdi önümde bir yol var ve bir önce terketmek istediğim
şehrin bulutları üzerinden geçip gittiğimde ne ile karşılaşacağımı
bilmiyorum.Kendimi güçsüz hissettiğim zaman dilimlerine nihayet ben de
geldim.Vazgeçmek üzerine kurulmuş bir merhabaya vazgelmeye gider gibi bir halim
olsa da bir şeyler çok kırık ve eksik.Tamiri mümkün olmayan kalp sancılarına ve
hayat gerçeklerine kapılarımı sonuna kadar açmış bir şekilde kaldığım yerden
devam edebilmek beni korkutuyor.
Bugüne kadar her fırsatta susup giden biri olarak ilk kez susmaktan
korkup, susmaya mecbur bırakılıyorum.Bana bir saniye ve bir cümle kuracak
fırsatı vermeyen gaddar bir hayatın geri dönüşü olabileceğinden hiç emin
değilim.Birinin hayatında kelebek gibi ömrünüz vardı, sizi kaybetmemek için bir
fanusun içine yerleştirdi ve sizi orada öylece bırakıp gitti.Ve o giden biri
sizi bütün iyiliklerinizle baş başa bıraktı sırf kendini arındırabilmek,
kelebeğin ömründen daha değerleri şeyler olduğuna inandığı ve vazgeçmek
istemediği alışkanları olduğu için gitti..Ve yine o giden biri kabullenmesi zor
olsa da artık sizin için “bırakılan bir kalbin aramaları bıraktığı bir
numaradan” başka bir şey değil.
Hiçbir zaman olmadı ki ile başlayan doğru ve
söylenmesi gereken cümleleri içime kustum.Çünkü bunu zaten bile bile orada ve
onunlaydın.
En sonunda ve en zor anınızda sizin için bu
cümleyi kurabilen birini hayatınızdan çıkarmaktan başka çareniz kalmamıştır.Eğer
becerebiliyorsanız…