Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Thursday, April 30, 2020

Seni önemseyen bir nasılsından ibaret..

Birine nasılsın demenin binlerce yolu vardır. Her sabah uyandığınızda evinizde, o hiç adım atmak istemediğiniz ofisinizde, markette ve tüm gün içinde kendinizi otomatik cevaplama moduna aldığınız sırandanlaşmış bir soru öbeğidir birine nasılsın demek..Verilecek cevaplara binlerce senaryo yazılabilecekken alışkanlıktan mı bilinmez tek bir cevabı olan sorudur nasılsın..Yalan söylemem diyen insana bile farketmeden yalan söyletir. Çünkü hiç kimse her zaman iyi değildir ve iyi kalamaz..Öte yandan çoğu zaman hiç kimse karşısındakinin nasıl olduğunu merak etmez. Esasında yeni bir merhabaydı birine nasılsın demek. Hal hatır sormak, onu düşünmek ve merak etmekten çıkıp hiçbir manevi anlam barındırmayan ve hatta artık sonuna soru işareti bile iliştirmediğimiz bir kelime oldu.

Nasılsın demeyi nasıl da basitleştirdik oysa..

Her sabah Güneş doğar ama aslında her sabah güneş doğuyor. Burada neyi vurgulamak istediğimi eminim anlayacaksınız. Dil bilgisine bu metinde yer vermeyeceğim! Gözümüzü açtığımızda aydınlık bize güneşi vurgular. Güne yağmurlu ya da bulutlu da başlasan bir yerlerde güneşin olduğunu bilirsin. Bazıları akşamcıdır onlara güneş azap çektirir. Bazıları ise kendilerini ne zaman bir karar aşamasında bulsalar ilk önce güne başlama alışkanlıklarını gözden geçirirler. Çünkü Güneş'i hissedebilmek de bir zanaattır. Evrenden öğrendiğimiz en temel refleks bilgisidir güne başlamak ve günü bitirebilmek. Şu günlerde herkesin gece gündüz kavramlarından uzaklaştığını da biliyorum, biliyorsunuz. Aynı kişiye hem sabah hem de akşam bir doz nasılsın diye sorduğunuzda muhtemelen iki farklı insanla konuşmuş gibi oluyorsunuz. Çünkü enerjinin sadece UV ışınları ile ilgisi yok :) Sizce de gün içinde çok fazla etmene maruz kalmıyor muyuz? Başkalarından şikayet edip kaçtık, eve tıkıldık başkaları ile vakit geçirmeyi aradık. Hangi sana nasılsın demeliyim? 

Zaman kavramımızı nasıl da birden yitirdik..

Geceyi karanlıkta , gündüzü bulutların arasında bırakın şimdi, sahiden nasılsınız ondan bahsedelim..

Tam şuanda kaygılarınızı yere sakince bırakın. Omuzlarınızı gevşetin diyeceğim ama bilirim hiç kolay değildir. Hep birlikte bize gerçekten nasıl olduğumuzu soran insanları avcumuza alalım. Hayal edin o kişileri. Gözleri yüzünüzde kaybolur. Eğer kötüyseniz size daha nasılsınız demeden anlar sizi ve güçlü olan tarafını kuşanır. Çünkü iki kişiden biri burada hasarsız kalmalıdır. Bazıları nasılsın demeye bile gerek duymadan sarılıp kenetlenir sizin duygularınıza. Gözlerinizi kapatıp gözlerini hayal edin nasıl da derin ve istekli bakıyorlar size değil mi? O kişiler size hiçbir zaman boş bir nasılsın kelimesi bırakmazlar. Sizden sadece iyiyim gibi tek nefeslik bir cümle duymak istemezler. Fikirlerinizi ve duygularınızı önemserler. Sizi önemserler ve kendinizi ifade etme ortamı oluşturmaya çalışırlar.

Nasıl hissediyorsun diyebilmekti nasılsın demek.
Ne yapıyorsun değil, hatta napıyosun demek hiç değil! Kökten bir saçmalık var burada, belki sizler de çoğu zaman bunu cevaplarken içinizden - ne yaptığımdan sanane ki- dersiniz. Yanılıyorumdur belki de ama farklı şeyler.

İnsanlara sorduğumuz soruların bir anlamı olmalı! Bana gerçekten nasıl olduğumu soranları yakalayabildiğimde genelde ağlamayı koyuveriyorum. Bu güçsüzlük değil varlığının ve değerinin farkına varabilmektir. Size gerçekten nasıl olduğunuzu soran insanlar, onlara gözyaşı da dökebildiklerinizdir. 

Bir durum anınızın iyileşme evresinde önce siz varsınız. Velhasıl ne kadar yalnızlığı tercih etseniz de ikinci evrenize nasıl olduğunuzu sorabilenler erişir. Kalbinizden çıkarttığınız cümleleri sesli olarak duyabilmek kadar daha iyi bir tedavi yöntemi seçemiyorum. Bu yüzden çoğu zaman insanlar bir bilene danışmaya karar verirler. Takdir edersiniz ki hiçbir zaman size boş bir amaç uğruna nasılsın sorusunu yönelten bir psikolog görmezsiniz. Karakter olarak eksiklileri olanlar bu başlık altına girmiyor elbet. 

Iyiyim diyebilmenin de binlerce yolu vardır. Ama kötüyüm demenin ne yazık ki başka bir alternatifi yok çünkü kötü hissediyorsan ve bunu dile getirebiliyorsan üzerinde hakikaten tarifi zor bir yük vardır. Sığamazsın hiçbir yere. O yüzden sana karşı gelip basitce bir nasılsın diyememeli insan. Ama kötü olmaktan daha beter durumlar da vardır. Belirsizlik, karmaşıklık, bilinmezlik...Bu gibi durumlarda size dünyaları da serip getirseler yine de boş bir duvara bakmak bile sizin için daha iyi bir seçenektir. Çünkü zaten kafanızın içinde yeterince gürültü vardır. Karmaşık birine nasıl olduğunu soramazsınız. Kuvvetle muhtemele kötü reaksiyonlar alırsınız. Sizin de enerjinizi yok ederler. Kötüye teselli, iyiye gülümseme çoktur. Karmaşık birine ne deseniz nafile..

Nasıl hissediyorsunuz biliyorum..

Karmaşık.

Bazen uyandığınızda Güneş değil siz Güneş'e doğuyorsunuz. Bazen ise aslında hiç uyanmıyorsunuz.  Bedenimi kalabalıklar arasına karıştırıp ruhumu yatağımda bıraktığım çok zamanım oldu. Istatistikler oynama yapacak gibi duygu oranları dengede kalsın. Hiç kendinizi işe yaramaz hissettiğiniz oldu mu desem cevabını bildiğim bir soru sorduğumu çok mu belli ederdim? Karmaşık zamanlarınızda sabrınızdan başka size yön verecek bir cevap yok. Çünkü sen çözülene kadar sana sorulan nasılsınlar da tükenecek. Sabrınızın ölçütünü bulmaya çalışın o kritik dengeyi yakalamak çok mühim.

Şimdilerde nasıl olduğunuzu sorma sırası evrende. Bolca vakit varken, konuşun onunla, ona teşekkür edin. Şükredin..Şükretmek ve senden aşağısını görebilmek seni önce doğrulaştırır sonra iyileştirir. Kendine nasıl hissettiğini sor. Tam o anda gögüs kafesinle miden arasında bir şey sıkışacak. Belkı kalbin de acıyordur. Bazen bi sebebi olmadan da acır kalpler. Kalbine nasıl olduğunu sor. Eskilerden kalma becel reklamı ironisi yap Kalbini Sev ve iyileş. Karmaşık zamanlarında başkalarını da alaşağı etme. Iyıysen paylaş, kötüysen anlat , karmaşıksan uzaklaş.

ve lütfen bir daha kimseye anlamı olmayan sorular sorma.

Ben gayet iyiyim, aynı zamanda da karmaşığım. Sizler gibi..Fakat ben kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü ufak şeyler bile bana nasıl olduğumu sorup beni değerli kılıyor. En basitinden benimle klavyesini paylaşacak kadar anlamlı maneviyatlara sahibim.

Ben buraya sadece kendine nasıl olduğunu sorman için geldim. Ceketimi alıp gidiyorum..Lütfen kendinle konuş.





Thursday, April 2, 2020

En kötüsü bizi bulmaz



Ne zaman tanıdığım yüzlerden en uzağa gitmek durumunda kalsam yüzümdeki kaygılarla dolu    ifademi ne kadar şanslı olduğum ifadesiyle değiştiriyorlar. Bu bir olumlama da değil..Üstelik bunu kilometrelerce mesafelerde olan birbirimizden habersiz olduğumuz kişiler tarafından duyuyorum. İşte şimdi mahvoldum dediğim her kördüğüme pırıl pırıl günler doğuyor. Hayatım boyunca düşe kalka öğrendiğim en iyi anahtar gülümsemek ve iyi kal’mak oldu. İyi kalın..kendinize, sevdiklerinize, yola çıktığınızda karşınıza çıkanlara..Özellikle yola çıkın, çıktığınız yolda kabuk bağlamayın gülümseyin! Bazen bir merhaba, bazen bir çikolata, bazen risk almak, bazen de ıslak mendil teklif etmek..iyi kalmak temelde ve yüzeyde bu kadar basit oysa..Eğer ki bir şey üzerine yemin çekmek istiyorsanız önce iyileşmeye ardından iyi kal-maya yeminlenin. Size tüm kalbimle söylüyorum geri kalan her şey yola giriyor. Gizlemeyin biliyorum, siz de bunu çok iyi biliyorsunuz. Hepimizin spotify hesabında gözyaşlarımıza eşlik eden herkesden gizlediğimiz çalma listelerimiz var. Bazen gizleme gereği bile duymaz sizin gibiler de lisetenize binlerce kilometre mesafe ulaşsın dinlesin dert ortağı olsun istersiniz. Ama her zaman aynı çalma listesinde takılı kalmayız, kalmayacağız. Hayatın bize en çok benzeyen yönü ne biliyor musunuz? -Değişim! O da biz gibi çok çabuk sıkılan, durum değişikliğine ihtiyacı olan dengesiz bir yapıya sahip. Değişeceğiz.. Bazen hayat değiştiği için bazen hayatı değiştirmek için. Ama en çok sabredeceğiz. Bir yıl içinde yağmurdan çok güneşli günler vardır. Yoksa da güneşi ruhunuza taşırsınız. Bazen bir şarkı bazen de enerji ve hayat dolu insanlar ile. İyi kalabiliyorsak iyi şeyler yaşayacağımızın garantisini başucumda taşıyorum. Sen de taşı..






Son zamanlarda hiçbirimiz bu kadar uzak ve yalnız hissetmedik belki de. Hayat bizlere kafamıza vura vura şükretmeyi öğretti. Nefes almanın değerini, temiz bir dünyayı, sabrı ve en çok da beklemeyi. Belki bazılarımız zaten hep böyleydik. Şimdi o bazılarına ortak olduk ve farketmeden her birimiz birbirimizi anladık. Anlamak istemeyen bile anladı. Empati kurduk, kızdık ama bir olduk. Insanoğlu bunu elbet bir gün yaşayacaktı. Yaşamaya devam edeceğiz ama gülümseyerek ve iyi kalmayı öğrenerek evren ile ortak bir anlaşmaya varacağız. Ben bu süreçte hem çok uzak hem de yalnız kaldım. Ama hayatım boyunca hep bunu istedim. Tanıdık kalabalığın içinde yalnız kalmak bize bir şey öğretmiyor. Ben şimdiden çok şey öğrendim. Değerlerim daha çok değer kazandı. Bazen korktum ama yine de o gece vakti son perona yürüdüm. Bazen umursamadım ama yine de refleks olarak kendimi her anımda korudum. Bazen nefesimi tuttum bazen bambaşka bir kıtaya geldiğimi hatırladım ve ciğerlerim patlayana kadar havayı içime çektim. En çok da izledim, anı kaydettim. Ve buna devam edeceğim. Nihayetinde ben dahil hepimiz bir şekilde öğrendik! Yaşamayı, yaşayabilmeyi..Dostumuzun hala dost kalabildiğini, zerre kadar güvenmediğimiz kişilerin hala aynı risk grubunda olduğunu. Ama ilahi adalet herkese dönecek. Basit bir kumar oyunundan hallice..






 Tesadüfleri beklenmedik yapan şeyler, zor zamanımızda bize hızır gibi yetişen cevaplar, tam düşecekken uzanan eller neyin karşılığında bize hediye gibi gelip hoşgeliyordu? Manevi güce sonsuza dek inanıyorum, ben kendi dünyamda bana kimin  yetiştiğini, kimin görünmez gücüm olduğunu biliyorum. Bu benim arka planım.. fakat buna devam ederken de bir başkasına iyi kalıyorum en azından çabalıyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyorsa kırmıyor ve sessiz kalıyorum. Sanırım bugün de diğer benzer zamanlarımda olduğu gibi başaramayacakken dolaylı yönden başardım. Bazen öyle bir ana düşüyorum ki kuyu dibini düşerken izliyor gibi oluyorum ama asla düşmüyorum. Kuyunun çaplarını hesaba katarsanız yara bile almazsınız! Teşekkür ederim önce Allah’a ardından sana ve anneme! İyiyim ben, uzaktayım ama başarıyorum! Başarısız olmak istiyorum çünkü ne zaman başaramasam başka bir başarıya premium üye oluyorum. Benim gözyaşlarım bazen son damlasına kadar göz kapaklarımda birikti ama asla ağlamayacağım. Çünkü ağlatmayacağım..İnandığım şeyler için burnumda kilolarca sızı biriktirdim, belki daha çok birikecek ama düşmeyeceğim. Düşersem de yara almadan devam edeceğim. İyi kalmaya devam ederken güçlü kalıp güçlü olacağım. Siz de iyi kalın, burnunuzda bir sızı var biliyorum. Şimdi elinizi kalbinize koyun ve iyi gelecek her şeyi dinleyin. Size geliyorlar.

Teşekkür ederim!