Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, November 28, 2014

C & C



"C & C"  bir marka değil, peki ya Tesla'nın asla kimseyle paylaşmadığı bir dize rezonans olabilir mi? Bir kampanya, ya da bir çeşit algoritma? "topluluk" olabilir. Aslında bahsetmek istediğim hiçbiri değil. Jim Jarmusch'un minimalist, küçük bir bağımsız sinema şaheseri olan "Coffee and Cigarettes'ın" yegane kısaltması C & C. Şunu belirtmeliyim ki sigarayı ya da kahveyi, olmadı ikisini de bırakmış olanların kesssinlikle izlememesi gereken bir yapıt. Filmin en çok beğendiğim yanı ise siyah-beyaz olması ile birlikte kahve-sigara ve ekoseli masa örtüsünün vurgulanması olmuştur.Devamlılığı olan bir hikayeden çok aynı temayı işleyen, farklı yönetmenlerin bir arada toplanıp sigara ve kahveyi işlemesi sonucu oluşmuş bir film gibiydi. Bunun yanı sıra Jim Jarmush'un hayatımızın önemli dönemlerine damgalarını vurmuş Iggy Pop, Tom Waits, Steve Buscemi gibi ağır abilerimizi bize yeniden hatırlatmış.11 kısa "episod" dan oluşan bu filmin özellikle dikkatli izlendiğinde yakalanacak bir çok ince ve geçmişe dayalı ayrıntılarının olması şahane.

Episodların hepsi güzel olmasa da çoğunluğu anlamlı ve "inceeeeeeeee" dediğimiz olaylar üzerine kurulu. * ile belirtiklerim benim bizzat beğenip çok eğlendiğim ve düşündüğüm episodlardır,

strange to MEET you: Roberto benigni - Steven wright
twins: Cinque lee - Joie lee
somewhere in CALİFORNİA: Tom waits - Iggy pop (*)
renee: renee french - e.j. rodriguez
those things'll kill ya: joe rigano - vinny vella
no problem: isaach de bankole - alex descas
JACK shows meg his tesla coil: jack white - meg white
cousins: cate blanchett (*)
delirium: rza - gza - BİLL murray (*)
cousins?: alfred molina - steve coogan (*)
champagne: taylor mead - BİLL rice (*)

 Her sahnede karşımıza çıkan ünlülerin kendi kendilerini oynaması da çok hoş olmuş aslında. Bu da filmi daha samimi bir havaya sokmuş.Yer yer sıkıcı olması da cabası  e tabii baş rolde sadece kahve, sigara ve damalı masa var. Benim bu filmle karşılaşmam biraz geç olmuş açıkcası. Beğenenlerin gerçekten beğenip arşivleyebileceği, tam aksini düşünenlerin ise ilk episod da vakit kaybı diye düşünüp kapatabilecekleri bir film olmuş ama yine de sabırla izlemenizi tavsiye ediyorum. Film yorumlamak pek benim harcım olmasa da bu aralar yapacak ve anlatmaya değecek pek bir şey olmadığından C & C ile sizinde tanışmanızı istedim sadece.

iyi seyirler..


ha unutmadan !



Wednesday, November 26, 2014

ARREST






Artık AŞK şarkıları dinlemeye tahammülüm kalmadı.Son iki hafta içinde youtube üzerinden dinlemediğim şarkı kalmadı Rafet El Roman ile başlayıp geceyi HIM ile sonlandırdığım gecelerde daha fazla yastığımı ıslatmak istemiyorum. Bayık aşk sözleri okumaya, her şeyden bir anlam çıkarmaya halim kalmadı.Sayısız film izledim ve artık ne oluyor biliyor musun film izlerken uyuyup kalmıyorum.Filmi sonuna dek bütün çabamla izliyorum.Her bir saniyesinden kendime bir pay çıkartıyorum.Öyle filmler seçip izliyorum ki kendime caps ler çıkartıyorum.Filmi izlerken bir parmağımda -prt sc- tuşunda.İşte bu aynı ben, peki ya bu da aynı sen dediğim her sahneyi kaydediyorum. Onun dışında hiçbir şey yapamaz oldum. Dışarı çıkmak istemiyorum, evde kalmak istemiyorum, her şeyi kendime saklamak istemiyorum ve kimseye anlatmak istemiyorum. Böyle zamanlarda hep gözünün önündekini görüyor insan. Herkesin en sevdiği yanında ve benim ki değil diye üzülüyorum son zamanlarda. Hayat bazılarına çok adice adil olabiliyor ve ben sürekli hak etmediğim şeyleri yaşadığımdan çok eminim. Artık ağlamaya halim kalmadı. Üzülmeye halim hiç yok. Yatağa girmeye ve yataktan çıkmaya, özellikle de insanlarla iletişim kurmaya halim yok. Beni bir yerlere gitmeye mecbur bıraktıklarında gözlerim dolacak seviyeye geldim artık. Sadece yaşamsal faaliyetlerime devam ediyormuşum ve hissediyormuşum gibi geliyor. Uyuyup uyanıyorum ve mutsuzum, yemek yiyorum ve mutsuzum, ders çalışıyorum ve mutsuzum. Yapmam gereken şeyleri yapıp mutsuz oluyorum sadece. Sadece gitmek istiyorum artık. Burayı unutacak kadar uzaklaşmak onun hayatındaki her şeyi absorbe edecek kadar yakınlaşmak istiyorum. Kavga edebilme lüksünü istiyorum. Hayatta katlanılması en zor şey boşlukmuş gerçekten. Özellikle de bir insanın boşluğu. Bazen umutsuzluğa kapılıyorum artık ve yine kendi kendimi gaza getiriyorum. Buraya kadar her şey yolunda.

Bu sabah gitmem gereken ders için vakitlice uyandım, her zaman ki gibi hazırlanmadım alelade giyindim, ayakkabımı yine koridorda giydim kapıdan öyle çıktım.Apartmanımızın girişinde ki aynaya bakmadım bu defa.Dışarı çıktım, hava kapalıydı ve inanılmaz soğuktu.Öyle bir soğuktu çektiğim her bir acıyı suratıma bir bir yapıştırıyordu.Adım atamadım yola doğru.Geri eve döndüm.Pijamamı giydim yattım uyudum.Vicdanım derse gitmediğim için sızladı.Annem aradı o sırada okula gittin mi dedi -yalan söyledim- ders iptal olmuş diye.Bunu yaptığım için bir miktar daha vicdan azabı çektim.Ama inan bana topluma karışmaya hiç gücüm yoktu.Bütün bu olanlar sen kaynaklı ya da bir başkası yüzünden değil yanlış anlamasın kimse hepsi içgüdülerim kaynaklı problemler. Everest kadar büyük dertlerim var ve ben bunları aşamıyorum.

Kol saatimin her gün anlamsızca 20.15 de çalan alarmı bugün en sonunda sinirlerimi bozdu duvara fırlattım kırdım. Ardından bir şeyleri kırıp parçalamanın bana iyi geldiğini farkettim. Çok sevdiğim seramik mumu yere fırlattım bir de onu parçalara ayırdım.Neden biliyor musun, işte insanlarda tıpkı bu tavırlarım gibi kalbimi bin bir parçalara bölüyordu.Somutlaştırmak istedim durumu.Düzen hastalığımı sineye çektim her şeyi dağıtıp yırtıp attım odanın içinde.Şarkılar yazdım ardından yırtıp attım.İlk defa ağlarken kendimi yerden yere savurup attım.Dizlerimin üzerine düştüm.Hiç acımadı.Ağlamaktan gözlerim kanadı neredeyse.Ama inan neye,kime ağladığımı bilmiyordum.Annem hiç olmadığı kadar benimle ilgilenmeye başladı.Her saat başı skype dan beni arayıp, inceliyordu.Haftalardır ağladığım için gözlerimin altı artık morarmıştı, farkında değildim.Annem söyledi.Ama ima ettiği şey neydi biliyor musun? -Sen fazla alkol mu alıyorsun yoksa bu gözlerin ne dedi bana.Güldüm.Annemin benden beklentilerini bu kadar düşürmesi bile canımı artık acıtmadı. Günlerdir sadece gün için muz ya da mandalina ile durduğumu bilmiyordu.Geceleri yarım yamalak uykularda karın ağrıları, kalp çarpıntıları çektiğimi bilmiyordu. Asla da bilmeyecek eğer sayfamı hala stalklamıyorsa..

Hiçbir zaman iyi olmayacağım belki en yüksek mevkilerde olacağım en büyük paraları kazanacağım ama hiçbir zaman huzurlu olmayacağım.İyi olmak için çabalayacağım elbet ama olamayacağım.Neden biliyor musun, iyi olmayı en çok hakeden insanlardan biri olduğum için buna asla sahip olamayacağım.Küçükken yaşayıp hissedemediğim acısını çıkartamadığım ne varsa büyüdükçe çıkmaya devam edecek.Ben şuan 6 yıl öncesinin acısını yeni yeni yaşamaya başladım.Bugünün acısını ise altı yıl sonra yaşayacağım.Anlayacağın ben senin verdiğin acıları erteliyorum.En kötüsü de ne biliyor musun o bir yanım var ya hani hep eksik kalacak..Hiçbir zaman sağlıklı bir birey olmayacağım.Sağlıklı nefes alıp veremeyeceğim.Kalp atışlarım hiçbir zaman ölçünlü olmayacak. Kalbim artık normal insanlar gibi sadece uykuda yavaş atmayacak.Ve bir gün arreste olacak ve işte ben o gün iyi olacağım..Ama sevdiğim herkes sağlıkla ve huzurla nefes alabildiği sürece ben de iyiymiş gibi görüneceğim.Söz veriyorum!

Friday, November 21, 2014

Birini bu kadar sevmek çok tehlikeli..









Bazı sabahlar yataktan çıkmak için bir sebep bulamıyorum. bu sabah olduğu gibi. dün sabah da aynısıydı. aslında uzun zaman sonra bu kadar güzel, bu kadar derin uyuyorum. çünkü zaten uyanmak istemiyorum. ama iki gündür kabustan kurtulamaz oldum. sabah duştan sonra aynaya baktığımda saçımı yapacak enerjiyi kendimde bulamadım. insanlar bu halde beğendiğinde de aklıma ilk o geldi. beğenir miydi bilmiyorum. bütün gün gözümün önünde aynı şeyler dönüyor. söyledikleri ve yaptıkları ve o halleri. bu zamanlarda ağlamamak en büyük başarım ama insan içinde bununla övünemiyorsunuz. sonra olanları hatırlıyorum. bazen tek bir günü beynimde tekrar tekrar yaşıyorum. bu kadar güzel bir şeyi hatırlamak neden bu kadar üzücü oluyor anlayamıyorum. zaten bu kadar ağlayabildiğimi de bilmiyordum. kimseyle konuşamaz oldum, kimseyi istemez oldum. önceden hiçbir sıkıntısı olmadığını düşündüğüm normal bir hayatım vardı, şimdi bu normal hayat beni tatmin etmiyor. onsuz herhangi bir şey beni tatmin etmiyor. İlişkilerde önce aşık oluyorsun ardından alışık.Bu durum iyi midir kötü müdür bilemiyorum.Bilmek de istemiyorum.Tek bildiğim alışık bir o kadar da karışık olduğum.Her sabah uyandığımda onun yüzünü görüyorum bu kare zaman geçtikçe bulanıklaşmaya başladı.Bu durumdan hiç hoşnut değilim. Kendi ellerimle çizdiğim bir resmin tablosunu kendi ellerimle parçalıyormuşum gibi ya da yağlı boyamın üzerine bir kaç damla tiner dökmüşüm ve resmimi karman çorman etmişim gibi.Elde ettiğim bu öge aslında tam da benim hayatımın taslak haliydi.Evet hayatıma tiner dökülmüş ve ben çözünmüş, dağılmış, karışmış hissediyorum.Her şey bu kadar normalken nasıl olur da her şey bu kadar anormal.

İnsanın hayatının en mutlu anını farkında olmayarak kaçırdığını söylerler. Ben farkındaydım. Hayatımın en güzel günlerini onunla yaşadığımı biliyordum ve bu yüzden 2 gün boyunca elini hiç bırakmadım, öpmeyi hiç bırakmadım. Belki biraz iyi gelir diye düşündüm, özlemimi giderir diye çok öptüm ama o zaman bile doyamayacağımı biliyordum.Beraber yürüdüğümüz yollardan ağlama krizine girmeden henüz geçemiyorum. Bir insanı bu kadar sevmek çok tehlikeli. Gözünün içine bakıp da ne kadar sevdiğini asla anlatamayacağını, hiçbir kelimenin, hiçbir eylemin yeterli gelmeyeceğini bilmek. Tek bir parmağının dokunuşunu bütün nöronlarınla bütün vücudunda hissetmek. İşin ironik tarafi, gerçekten olan her şeyin çok mükemmel geçmiş olması. Ağlayacak, üzülecek bir şey yok. Gözünün içine bakıp ne kadar aşık olduğumu söyledim, bulduğum her fırsatta onu sevdiğimi söyledim, hayatta en çok istediğim şeyin o olduğunu, hayatta tek istediğimin o olduğunu da söyledim. Bunların müthiş bir lüks olduğunu biliyorum. Her şeyin olması gerektiği gibi gittiğini, minicik spontane gelişen seni seviyorum deyişini hafife alamıyorum. Pilot bölüm güzeldi, ilk sezon müthiş başladı. Ağladığım her ana değecek kadar güzel, ağlamamam gerektiğini bilecek ama kendime hiç hakim olamayacak kadar güzeldi. Bundan sonra da sıkıcı rutinleri istiyorum, mesafeler ne kadar da aptalca. Saçımla hiç uğraşmasamda güzel kalabildiğimi, bir daha benim yanımda makyaj yapma diye söylenmelerini, en sefil halimle bile çok güzelsin deyişini, suratıma tükürmeye çalışmasını, üzerine camsil sıkmamı, birbirimizi aptalca bir şekilde korkutmaya çalışmalarımızı, smack down partlarımızı, tek bir muzun yarısını o yarısını ben yemem gerekirken tamamını tek hamlede bana yedirmeye çalışmasını, gözlerini benden bir an olsun bile ayıramayışını.. Ben onunla ilgili her şeyi istiyorum.Kafamı göğsüne yaslayıp sadece durmak istiyorum. Kafamı göğsüne koyup sadece ölmek istiyorum.

aile olmak ne kadar huzurlu..

Saturday, November 1, 2014

İYİ Kİ DOĞDUN



Bazı insanlar doğarken şansını yakalar, bazıları ise bu şansı yaşadıkça elde ederler.Benimkisi öyle olmadı, ben şanslı doğmuş insanların şansıyla yaşadım.Beni şansına ortak eden insanlarla karşılaştım hep. Sen benim en büyük şansımsın.

Şimdi düşününce ama hani gerçekten düşününce hayatım dünyanın en saçma şeyi. çünkü başkalarına bakınca sorunlarımın düşünülmeye bile değer olmadığı çok açık. Ne zaman sorunlarımı tek başıma aşmayı düşünsem kapısını çaldığım tek insansın sen.
 
Takip ettiğim birçok insan gibi benim de depresyon geçmişim oldu, daha çok kendimle problemlerim olduğu için saatlerce hiç durmadan ağladığım, kendimi çok yalnız hissettiğim, kendimi çok farklı hissettiğim, kendimi çok gereksiz hissettiğim zamanlar oldu hem de çok. Bütün bunları yaşarken yanımda hep bir tek kişi oldu. O da sendin canım ablam.
 
Hayatta kalabilmek için güçlü olmam gerektiğini en son ne zaman farkettiğimi düşünüyorum.Tüm yaşanmışlıklarım gözümün önünden ödüllü bir Yeşilçam filmi gibi seri bir şekilde akıp geçiyor.Bu yaşanmışlıklarımın çoğunda sen hem senaristsin hem de oyuncu.Sen benim hayatımın başrol oyuncususun aslında.Geçmişe dönüp baktığımda sadece seni görebiliyorum o karanlığın içinde.Sarılmak eyleminin hakkını en çok ben sende veriyorum. Seninle yaşadığım büyüdüğüm şu geçen 21 yılda bana milyonlarca şey kattın. Sen bana üzülme, ağlama demedin hiçbir zaman. Çünkü bilirsin sende vücudumun vereceği biyolojik tepkileri biz kardeşiz.
 
Beni kendi öz kardeşinden bile hiçbir zaman ayrı tutmadığın için sana hep minnettar kalacağım. Seninle beş yaşında nasılsam kırk beş yaşında da aynı heyecanı ve duyguları yaşayacağım. Sen benim hayatımın lunaparkısın. Hayatımda bir çok insana sahipken bir tek sana muhtacım ben. Sen benim bağımlılığımsın, bağlılığımsın. Hiç bitmeyen çocukluk kafamsın. En güzel yanımsın.
 
Her insanın hayatında bir çok değer vardır fakat sen benim hayatımda sınır koyamadığım en özel kaynağımsın. Öğretmenimsin, ablamsın, annemsin, kuzenimsin ve en önemlisi sahip olduğum en güzel yol arkadaşımsın. Seninle küs kaldığım bir dönemi hatırlıyorum. Sen üniversiteye hazırlanıyordun. İkimizde okula gitmek için aynı saatte uyanıyorduk. Işığın benim odamda yansıyordu. Evin kapısını açtığın an ben de hemen kapıya koşuyordum sırf seni görebilmek iyi olduğunu hissedebilmek için. Benimle konuşmasan da varlığını hissetmek bana yetiyordu. Değerini o zaman anlamıştım. Yokluğunun ne kadar çekilmez ve zor olduğunu da. Zaten bir daha da böyle bir şey yaşanmamıştı. Senin sayende artık her şeyin bir nedeni, yaptığım her şeyin bir amacı varmış gibi hissediyorum. Tamamen kaybolmuştum , artık nerede durduğumu biliyorum.
 
Her şeyi kronolojik sırayla anlatmak istiyorum, herkesle paylaşmak ve seninle ne kadar mutlu olduğumu herkese duyurmak istiyorum ve bugün tek bir kişiye çok alakasız, minicik bir olayımızı bile anlatırken mutluluk gözyaşlarımda boğuluyordum. Bazen güzel şeylerin böyle etkisi oluyor.Bugün senin günün, kardeşlerinin ve seni sevenlerin günü.
 

Bir ailesi olmalı insanın en kocamanından.Her anında yanında olan.Bir ablası olmalı insanın en büyük desteği gönlünün beyninin zırhı.Bir kardeşi olmalı insanın her şeyine destek olup, onun geçtiği yollardan geçtiği,yol gösterdiği "ben yaptım sen yapma" dediği.O kadar çok seviyorum ki gözüm kapalı yanımdayken bile özlüyorum.Herkes ve her şey bir yana onlar bir yana.Birlikte çok güzel günler gördük.Hayatımın en kötü anında kafamı kaldırdığımda gözyaşlarımı silen bir tek onlardı.Ölene kadar onlara teşekkür edeceğim.Hayatıma kattıkları anlam paha biçilemez.Sizi çok seviyorum.İyi ki varsınız, iyi ki varız. Doğum günün kutlu olsun en sevdiğim. Hep hayatımda kal, hayatım aydınlansın..