Pek öyle olmadı..Olmalı mıydı bilmiyoruz.Bir gecenin sabaha ayıldığı zaman dilimlerine parça parça ürün yerleştirmesi yapıldı.Hepsinden ayrı tutulan bir gece vardı, o gece masallar okundu kulaklara..Gözyaşlarının beyinde bıraktığı dış basınca rağmen akılda kalıcı hasarlar bıraktı.
Bana masal anlatacaksan fabl anlat, kalp ritmim bozulmasın..
Dedim ya işte öyle olmadı.Ne dilersem aksi, ne düşünürsem lehi değil aleyhi..
Başladı..
Peri üç dilek hakkı için son dördünden bahçe katına ipek bir kumaşla sallandı.
Dün gece dolunay hiç gitmemiş , yerini çok benimsemiş gibi
karanlık odanın siyaha çalan duvarlarını tasarruflu bir güçte aydınlatıyordu.
Peri şaşkın, planlarında son dördün o kadar parlak değildi.
Gölgesi bile beyaz bir peri.Aydınlıkta omuzları ışıldıyor.
Hani atlar terlediğinde teni altın gibi parlar, peri de öyle.
Balmumu gibi kaygan teni ile gökten yere uçarak iniyor.
Uçma eylemi yerden göğe değil miydi?
Güneş çok uzak dağlara yaslanmış ama kalkıp yüzünü bize dönmek üzere.
Peri o yüzden biraz aceleci elbet biraz da acemi!
Güç bela aralıklı pencereden içeri girdi.
Nasıl perisin sen, dokunduğun yerden geçersin istersen!
Kırık beyaz ipek kumaşı gördüm evvela, dedim birinin perdesi penceresinden kaçmış olmalı.
Perdeler bile özgürlüğüne düşkün.
Sonra hissettim, yaz akşamı serinliğinden farklı bir esinti doldu içeriye.
Eve hırsız girerse ölü taklidi yaparsın, nefesini tutarken belki de ölürsün.
Peki eve peri girerse hangi role girmelisin?
Gözlerimi gevşek bir şekilde yumdum.
Çok güzel rüyalarda geziniyormuş gibi dudaklarımda yarım bir gülümseme.
İşe yaradı, peri uyuduğumu sandı, önce üzerimde bir kaç kez ellerini gezdirdi.
Tenimin kaşmirliğini hissettim, soğuk elleri sayesinde.
Korkmam gerekli miydi bilmiyorum, korkmadım hiç.
Peri keşfetmeye devam ederken gögsüme basarak uyuduğum defterimi buldu.
Bu hiç hoş olmadı.
Almasını istemediğim için uyanmış gibi yapıp yastığımdan başımı yavaşca kaldırdım.
Görüş alanımdan bir anda kayboldu, ama hala soğukluğunu ensemde hissediyordum.
Gitmiş gibi yaptı, rol sırası perideydi.
Tutamadım gözyaşlarımı yeniden cenin pozisyonu alıp dua etmeye başladım,
iki dua bir isyan..
Dayanamadı kulağıma yaklaştı ve üç dilek hakkımı sordu.
Benim bir dileğim bile yok artık dedim.
Aldı beni karşı duvara doğru savurdu.
Defter elimden periye doğru uçtu.
Saatin tik-tak notası kadar kısa bir periyotta bütün defterinin sayfalarını okudu ve bitirdi..
Beyaz gölgesi yerini buz mavisi tenine bıraktı.
Dizimin eşiğine yanaştı.
Kafasını gögsüme yasladı.Botanik bir kokusu vardı.
Belki de cennetin kokusu meleklerden üzerine sinmişti.Bilmiyorum.
O kokuyu bir şişeye hapsetmek istedim ama dilek sayılır diye dillendirmedim.
Saçları dalgalı çıkmaz yolları vardı.
Güneşle ay arası umut kumbarası bir havası.
Gözyaşlarından minik renkli balıklar düşmeye başladı.
Tüy bulutları kanatlarına nakışlı.
Kendime sesli bir şekilde kızdım.
Periyi bile üzdüm diye nefretimi kustum.
Kustuğum yerde beyaz lavantalar açtı.
Defterin sayfaları birden binbir çeşit kelebek oldular.
Kızdım periye nasıl yaparsın dedim, ayağa kalktım.
Ayaklarım yerden kesildi.
Dilediğin gerçek oldu.Kelebekler dileğini sahibine ulaştıracak dedi.
İttirdim periyi, ömrü yetmez onların her bir kalemin izi benim emeğimdi dedim.
Peri az ötede duran kalemlerimin hepsi kuş tüyüne çevirdi.
Artık daha fazla yazmak yok, bu senin son çırpınışlarındı vazgeç dedi.
Çok dolaylı bir anlatım oldu.Ama doğrudan gidişatı kayda alamadım.
Peri lila dudakları ile alnıma bir öpücük kondurdu ve beni yatağıma yatırdı.
Üzerime kırık beyaz bir çiçekli duvak örttü.
Pencereden tam kaçarken "Bana ne olacak?" dedim.
Geri geldi ve kulağıma bir kaç satır masal okudu.
Bu ben miyim dedim!
Anlatılandan daha fazlasısın tekrar geleceğim ne zaman istersen hep gitmek istediğin yere git ben orda olacağım dedi
ve ipek kumaşına tutunup son dördüne geri döndü.
ve ipek kumaşına tutunup son dördüne geri döndü.
Gözlerime sızan sabahın yakıcı ilk ışıklarıyla birden uyandım.Solumu kontrol ettim defter yanımdaydı.Rüyaymış dedim üzüldüm.Deftere yazacak bir kaç satırım kalmıştı.Kaldığım yerden sayfayı açtım mavi bir kuş tüyü buldum.Nasıl olur ben bırak bir mavi kanatlı kuşu, hiç kuş görmüyorum.Hem ben kuş sevmem ki! Yoksa o Mavi Kuş şarkısı gerçek mi oldu? Gevezelik yapma!
Koşarak duşun altına attım kendimi. Soğuk suyla buluşunca tenim, dün gece bir rüyada olmadığımı anladım. Kulağıma söylediği masalı hatırladım..Masalımı size anlatamam ama bir şarkı var çok kalpten..Masallara inanır mısınız bilmem, en azından şarkıları dinlersiniz,
P.S : Defter hakikaten kanatlanıp uçtu, sağ salim yeni evine ulaştı.Peri masalında olduğu gibi bir netice gerçekleşmeyecek gibi.Yine de periye inandım ve söz verdim.Gerçek olmazsa da kelebeğin ömrü kısa sürermiş diyerek konuyu kapatacağım.Teşekkürler :)
P.S : Defter hakikaten kanatlanıp uçtu, sağ salim yeni evine ulaştı.Peri masalında olduğu gibi bir netice gerçekleşmeyecek gibi.Yine de periye inandım ve söz verdim.Gerçek olmazsa da kelebeğin ömrü kısa sürermiş diyerek konuyu kapatacağım.Teşekkürler :)
Ben gelemem ama sen git biraz dolaş
Mavi kuş sanki bir düş
Kaşla göz arasında
Geceyle gündüz ortasında
Sokaklar bile sokaklara kesişir
Gölgeler ki güneşe bağlı
Biz ikimizde öyleyiz
Ama bilmeliyiz
Ağıramamış aydınlıklar gibi
Kireç tutmuş çaydanlıklar gibi
Hiç sevişmemiş insancıklar gibi
Gel hiç üzülme
Salına salına uç
Ben gelemem ama sen git biraz dolaş
Mavi kuş her daim sarhoş
Biraz da bize kızmış