Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Monday, April 30, 2012

Neden Simgeyim ben


Zamanımın bir kısmında şarkılara özeniyorum. Onların cesaretli duruşuna, bu her şeyi kaldırabilir oluşlarına, güçlerine. Asla diyemeyeceğim sözleri melodiyle duymak biraz huzur, biraz iç burukluğu.Çünkü diyor ya şarkıda “Pişman olduğun zaman, zevke doyduğun zaman, huzur bulduğun zaman dönebilirsin. Ben yine burda olacağım, yaralarını saracağım, seni anlayacağım.” diye.

Düşünüyorum. Asla bu kadar affedici olamam herhalde. Yani düşünsene bi şarkıyı yazdıran duyguyu. 

Sana daha önce hissetmediğin farklı huzuru hissettiren biri var. Ve gidiyor. Hem de başkasına. Bu o kadar sevmek ki her şeyi unutup yeni bir başlangıca evet diyebilmek. 

Ben zamanımın çoğunda düşünüyorum. Bu ihtimallerin hepsini düşünüyorum. Kafamda kendi kendime konuşmalar hazırlıyorum. Tamam diyorum. Bu sefer tamam. Ama sonra kırabileceğim gerçeğini hatırlıyorum. Kırmak istemiyorum. Zaten sırf kırmamak için milyonlarca defa kırılıyorum. En iyisi dalgaya almak diyorum. Onu da bir yere kadar sürdürebiliyorum. Sonra böyle bir şarkıda içimde sakladığım her şey her yere saçılmaya başlıyor sanki. Üzülüyorum, düşünüyorum. Ama hepsini tek başıma yapıyorum. Bu bazen sıkıcı ve umut kırıcı olabiliyor. Hayata tekrar gelsem, her şeyi bu kadar net görmemek için, aptal olmak isterdim.


Ne kadar normal bunlar bilmiyorum. Sahiden olur mu böyle arada ?

Thursday, April 26, 2012

Bazı şarkılar iyi ki var,

Bugün sizden bir şey isteyeceğim. Sakın kimseye ”Seni seviyorum” demeyin. Lütfen. Kullanmayın artık bu sözü. Başka bir şey deyin birbirinize onun yerine. duygularınıza daha denk düşen bir şey.



                                        

Friday, April 13, 2012

Kuracağımız cümlelerden vazgeçeriz çoğunlukla. 
Onun yerine o cümlelerin anafikrinden en uzak kelimeyi söyleriz: PEKİ

Sunday, April 8, 2012



Söylemek isteyip de söyleyemediğimiz şeyler varken nasıl oluyor da kendimizi “özgür” diye adlandırabiliyoruz ? Özgürlük eğer istediğini yapmaksa dünyadaki en esir insanlar sayılmaz mıyız ? Mesela onu sevdiğini söylemek yerine saçma sapan şeylerden konuşurken, yağmur yağınca sarılmak yerine şemsiyeni açarken, kendini onun için yeterli hissetmediğinde ‘sahip olduğum en iyi şey sensin’ demek varken gülümsemekle yetinirken ne kadar özgür olabiliriz ?
Harcanmış hayatlar vardır. Orman manzaralı evinin bahçesinde oturup uzaklara dalmış bir şekilde yanında olmayanı düşünen insan zengin değil, harcanmıştır. Ve harcanacak hayatlar da vardır. Sadece şu an haberleri yoktur ve büyük ihtimal özgür olduklarını düşünüyorlardır.




Tuesday, April 3, 2012

Gerçek Pişmanlık



Yaşarken cehennemin dibine kadar sürüklediklerimizi,
 kaybettiğimiz zaman gece gündüz vicdan ağrısıyla 
cennette olmasını dilemektir

Sunday, April 1, 2012

Hayatımdaki en büyük gerginlik

Kasiyerin elime tutuşturduğu kağıt paralarla bozuk paraları cüzdanın uygun yerlerine 2 saniye içinde yerleştirmeye çalışmak
Bir de fiş veriyorlar ki o da ayrı bir yazımızın konusu. Ama konumuzun başlıkla hiçbir alakası yok.
Aslına bakarsan neden “konumuz” ki? Şimdi siz ordan okurken “Ne konumuz’u yavşak, 2 dakkada samimi mi olduğunu zannediyosun” derseniz, boynum kıldan tüyden ince, hiçbir şey diyemem. Sanırım bir gaza gelme anımın sonucu olarak ortaya çıktı bu. Aslında bu fazla biz’lenme hali hoşuma gitmiyor. Mesela yıllarca izlediğim yemek programlarında “Tuzumuzu ekliyoruz biberimizi koyuyoruz çorbamızı karıştırıyoruz” tarzı söylemlere maruz kaldığımda “Nerden bizim oluyo lan?” demeye 5 yaşında başladım mesela.
Bir de böyle aerobik programları falan oluyor ya televizyonda, işte oralarda da “Bacaklarımızı kaldırıyoruz, sağa sola dönüyoruz” falan diyorlar. Gerçi dur bir dakka, haklılar, karşılarında bunları yapanlar var. Tamam. Ben dün çok yoruldum, ondan oluyo bunlar.