Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Tuesday, June 30, 2015

İlkler Yolculuğu



Son zamanlarda kendimi doğru istikamette, sağlam ve bakımlı rayların üzerinde gidip gelen bir trenin makinisti gibi hissediyorum.Uğradığım istasyonlar beni mutlu ediyor, uğramayı planladıklarım ise umutlu.Bunun en büyük faktörü aşamadığım bir takım şeyleri sabrım ve azmimle aşmış olmam.Yeniden kendimi güvende, güvenen, güvenilir bir konumda bulmaya başladım. Eskisi kadar gülüp, espri yapabiliyorum.Bu, benim artık iyileştiğimin kesin kanıtıydı.Değer veriyorum, harcanan bir emek gördüğümde onu hayranlıkla izliyorum.En basitinden artık youtube üzerinden izlemek istediğim bir şeyden önce çıkan reklamı bile atlamıyorum sonuna kadar merakla izliyorum.Sabretmeyi daha çok benimsedim.Hayata tamamen "her şey güzel olacak, şuan bile her şey bana yeteri kadar güzel" diye bakıyorum.Şükür etmekle aram son zamanlarda daha sıcak.Eskiden benden daha kötü durumda olanlar için üzülür ve onlar adına bir şeyler yapmayı planlardım, artık sadece planlamıyorum icraata da geçtim.

Uzun bir süre duraksadım.Bu bana inanın hiçbir şey katmadı.Yıllarca yerimde oturup seyirci kalmamın tek bir artısı var o da hayata daha sıkı tutunmam oldu.Hayatımız boyunca işlerimiz hiçbir zaman eksiksiz, tam olarak yolunda gitmez.Hayatı durdurup bu duruma isyan etmenin bir anlamı yok.Hayat geçiyor. Hayat geçecek.Bu süreçte ne kadar değer kazanırsam yanıma kar kalacak dedim.En önemli kazancın "hatır" olduğunu öğrendim.Kalp kırarak, birilerini hayal kırıklığına uğratarak, yarım bırakarak hiçbir yere varamayız.Her konuda durmaya, hareket etmemeye, hissetmemeye tam alışmıştım ki düzeni yeniden kurdum. İlk defa gerçekten aşırı derecede sıradan olmak istediğim zamanlarımı hatırlıyorum ve şimdi tam aksine özel biri olmak için çaba harcıyorum.Kendim için ya da bir başkası için özel olmak değil bahsettiğim, milletimiz hatta dünya adına özel bir şeyler yapmak.İnsanlığa, muhtaç olanlara en çok da cehalete bir kazanç sağlamak istiyorum artık.Kendimi başkalarına ispatlamak için yaşamaktan vazgeçtim, nerede zevk alıyorsam ve mutlu hissediyorsam oradayım.Bulunduğum yerlerin sonu hep iyiliğe çıkıyor.Bu sefer en ufak bir pürüz bile yok aldığım kararlarda.

İçimde boş kalan bir taraf hala var bu eksiklik beni öldürmüyor sadece somut bir hüzün veriyor ama kalıcı değil, onu da zamana bıraktım ve hayırlısını diledim.Bir şeyin hayırlısını dilemeyeli uzun zaman olmuştu.Bu üzüntü neyse ki tamamen bana dair.Sonucunda üzülen taraf kimse olmayacak ama bunu biliyorum.Dışarı çıkıp gücümün yettiği yere kadar koşuyorum eksikliğimi hissettiğimde, aklımı meşgul ediyorum.Eski arkadaşlarımla buluşup saatlerce gülmenin tadını çıkartıyorum.Konuşma içindeyken bir an yukarıya bakıyorum, başladığım yerden değil düşündüklerimden uzak olduğumu hissediyorum ve bu beni güvende tutuyor.Sonra yalnız kaldığımda tekrar düşünüyorum yapmak istediklerimi, ulaşmak bu kadar kolay olsa yine isteyecek miyim diye. Sanmam. Eksikliğim ulaştığım yerden çok daha farklı aslında, yolculuğun kendisi de değil, yolun sonunda hissettiklerim, yolda hissettiklerim. Şimdi yeni bir hayata başladığım için gün içinde yoruluyorum, geceleri daha rahat uyuyabilirim bu sayede. Mideme giren kramplar oluyor bazen sebebini artık eksikliğime bağlamıyorum öğlen yediklerimdendir diye geçiştiriyorum.Kurcalamıyorum artık.Elbette üzülürüm bir gün yine, ağlarım hatta, güzel şeyler bir yere kadar sürüyor ama koştum. Elimden geleni yaptım bu eksikliğim için.Belli ki, hiç inanmadığım kadercilerden olmuşum ben de birden. Şimdi elimden geleni yaptığım yerdeyim, bir farklılık hissetmiyorum şuanlık.

Bildiğim bir doğru var artık koştuğun mesafe kadar yakınsın kendine, koştuğun mesafe kadar değiştin, geriye alamayacağın kadar düşündün. İnsanlar sadece kötü anlamda değişmez, iyi değişimler de oluyor.
Benim gibi..



Kenan Doğulu yeni şarkısında ne kadar içten seslenmiş bize,

Ne yaparsan yap aşk ile yap
 Ne dediğin değil nasıl dediğin olay 
Açılır kapılar ardına kadar 
Kalpten gülersen kalanı detay gerisi kolay


Sunday, June 21, 2015

Onuruyla Yaşayan Koskoca Bir Çınar

Bugün yine babalarımızın, babamın günü.Hızla akıp giden zaman karmaşası içinde acılarımız ne unutuluyor ne de geçiyor.Zaman sadece alışmayı öğretiyor.Bu defa bu özel günde konuyu çok dallandırıp babamı ne kadar özlediğimden bahsetmeyeceğim.Babamı ne kadar çok sevip özlediğimi her fırsatta dile getiriyorum zaten özel bir güne ihtiyacım yok bunun için.Ben bu gece size bazı şeyler konusunda farkındalık yaratmak için sesleneceğim.

Babamı 2008 de umulmadık bir şekilde, kabullenmesi mümkün olmayan acı bir olayla kaybettim.Üzerinden yedi yıl geçti ama hiç geçmedi.Gönül isterdi ki böyle olmasın.Umarım söylediklerimi acıtasyon olarak algılamaz kimse.Çünkü inanın öyle değil acınacak bir durumda değilim hepimizin başına gelebilecek,gelen şeyler.Kimileri babalarını yaşarken bile öldürebiliyor.Dünyanın bin bir türlü hali var.Önemli olan karşılaştığımız bu durumlara gerekli sabrı gösterebilmek.Ölüm nankör bir olgu, ilk zamanlar koymuyor ama zamanla farkediyorsun gerçeği, yokluğu ve yalnızlığı.Keşke hiçbirimizin başına gelmese ama düzen böyle.

Yedi yıl öncesine kadar teknolojinin bu kadar gelişmediğini anımsadım az evvel.Babama dair somut pek fazla şey biriktirmediğimi farkedince üzüldüm gerçekten çok üzüldüm.Çok iyi hatırlıyorum o sıralarda kameralı telefonlar yeni çıkmıştı işte düşük çözünürlüklü böyle şimdi ki gibi her anını kaydedemediğin kameralı telefonlarla idare ediyorduk.Fotoğraf makinesiyle insan her anı yakalayamıyordu.Diyorum ki babamı bir gün kaybedeceğim gerçeğine uyanık olsaydım eğer onunla bol bol fotoğraf çekilirdim.Onun her anını, şimdilerde o yokken yaşayabilmek için kayda geçerdim.Elimde olsaydı nefes alışlarını bile saklardım.Birini kaybedince yaşatabilmek, yeniden hissetmek çok zor çünkü.Sevdiğimiz birini kaybedince ilk olarak onun sesini unutuyormuşuz ve bir daha net olarak anımsayamıyormuşuz.Hakikaten de öyleymiş babamın sesini ne acıdır ki ne kadar zorlarsam zorlayayım hatırlayamıyorum.Bilseydim teknolojiyi o zamanlar daha hayırlı bir iş olarak kullanıp babamın sesini kayda alırdım, onu videoya çekerdim.Bilemiyor insan işte, başa gelmeyince akıl edemiyor.Benim bile ölümünün üzerinden yedi yıl geçince aklıma erdi bu tür şeylerin ne kadar değerli olduğu.
Şimdi yapmam gereken bir şeyler var annem yanımda sağlıkla ve huzurla nefes alıyorken onunla bol bol zaman geçirip her anımızı kayda almak gibi.

Sözüm babalarına hala vakit varken sarılma şansı olanlara, koşun sımsıkı sarılın.Başınıza iyi şeyler de gelecek kötü şeyler de ama siz fırsatınız varken bol bol sımsıkı sarılın babalarınıza.Fotoğraflar çekilin, uzun süreli video kayıtları yapın, birlikte yürüyüşe çıkın, maçlara gidin.O uyanması çok meşakkatli gelen pazar kahvaltılarına uyanın ailecek vakit geçirin.Elinizdeki teknoloji harikalarıyla gereksiz işler peşinde koşmayın annenizi babanızı kardeşinizi ve hatta ananenizi dedenizi bol bol çekin.Babalarınıza zıt düşmeyin paylaşın.Ailenizden asla utanmayın,dimdik gururla onlara sahip olmanın ne kadar güzel bir his olduğunu herkese duyurun.Yalnızca anneleriniz kutsal diye babalarınıza haksızlık etmeyin onlar da kutsal hatta daha fazlası.Bir annenin size verebildikleri bazen bir yere kadar yetebiliyor, babanın yokluğu emin olun hiçbir şeyle baş edemiyor.

Bugünün üzerine söyleyebileceğim bir tek şey var bu gece Özledim demekle başlayıp öldü demekle son buluyor ve sen arasına milyonlarca sözcük sıkıştırabiliyorsun.

Ne kadar çok pişmanlık ve keşkeler var oysaki..
Keşke, binlerce kez KEŞKE ! KEŞKE !

Saturday, June 20, 2015

Hayat ne kadar tesadüflerle dolu günlerdir belkide haftalardır ona ulaşmak için iki elim titreye titreye yazıp yazıp siliyordum mesajımı, mesajlarımı.Tam bir aydır "şuramda bir şeyler var, tam şuramda, sahiden bir şeyler var, haykırmadan anlatamam" diye dolanıp duruyordum.Anlatmazsam kim doğru,kim yanlış diye düşünmekten gözüm açık gidecektim.İçimi günden güne kemiren bu karmaşadan ancak onun sayesinde,onun yardımıyla kurtulabileceğim gerçeğine aydım fakat hala nasıl ne sebeple ona ulaşacaktım bilmiyorum.

Güç bela az önce yazdım.Niyetim sadece ufak bir netlikti
Cevabımı aldım çok şükür.

Koca bir hiçlik
Cevapsız kalmak desen değil
Ters bir tepki bile vermesi benim için yeterliydi o da değil
Ulaşamadım
Ona ihtiyacım olduğunu duyuramadım
O artık hayatına benden bi haber olarak yaşamaya başlamış
Bakın bu o kadar ağır ki
Ben bu kez çok sağlam düştüm
Lütfen kimse kaldırmasın böylesi daha hak getire
Bu da bana ders olsun.

Tuesday, June 16, 2015

Sahiden bir şeyler var, haykırmadan anlatamam!



Zor günler geçirdim, geçiriyorum.Bu zamanlarda yaşadıklarıma paralel olarak daha sık uyuyorum.Ertesi güne uyanma işi canımı çok sıkıyor.Pek rüyalara takılan biri değilim fakat babamı gördüğüm rüyalarımın etkisinden günlerce çıkamıyorum.Gördüklerim hiç rüya gibi değiller.Uyandığımda rüyama kaldığım yerden devam ediyorum her defasında.

Bu sabah bambaşka uyandım.Günlerdir babamın fotoğrafını koyduğum beyaz bir çerçeveyle uyuyorum.Geçirmiyor hiçbir özlemi ama iyi de gelmiyor değil.Uyanalı beş saat oldu hala pek uyanmış sayılmam çünkü bu defa uyanıp onu yeniden kaybetmek istemedim.Gözümü hiç açmadan, uyanmadan rüyamı günlerce görmek istedim.Ona o kadar çok sarıldım ki en sonunda bir sebepten gözümü açtığımda onu kaybettiğim ilk gün hissettiğim duyguları yeniden yaşadım, taşıdım.Her gece sabaha çıkamayacakmışım gibi üzüntüyle uyuyup, her sabah keşke uyanmasaydım dedirten bir acıyla uyanıyorum böyle zamanlarda.Ne çok özledim oysa..

Sadece duygu odaklı acılar yaşamıyorum, bu acı o kadar büyük ki fiziksel olarak da tüm bedenimde hissediyorum.Beni çok fazla yoruyor.Oysa sürekli aynı acıyı yaşayıp kendini tüketmek biraz aptallıktır ama bu konuda değil.Yaşadığım acının haklı bir gururu var.Tamamen istisna bir durum.



Gözümü kapatıp kendimi tekrar aynı rüyayı görmek için zorluyorum.
Babam olmadan yaşayamıyorum diyemem elbette yaşıyorum ama çok sessiz yaşıyorum.
Emin olun ki ailenizin temelini oluşturan biri gidince yaşam kaliteniz bozuluyor.
Yıllar sonra onu kaybettiğim ilk defa bu kadar çok koydu.
Neyse ki Allah sabrını bir şekilde veriyor.
Keşke ömrümün 10-15 yılını babama verebilme şansım olsaydı.
Keşke seni ben yaşatabilseydim
Eğer bana bir şans verselerdi tüm nefesimi sana verirdim
43 yaşında ölmemeli bir insan, çok erken!
23. yaşımda bunun gerçeğiyle uyanmak pek adil değil.
Neyse ki zaman, seni kalbimde yaşatabilmeyi öğretti bana
Buradasın
Seni tüm kalbimle seviyorum babam.

Thursday, June 11, 2015

22'nin İsyanı



Ben hiç böyle olsun istemedim.Yaşadığım şeyleri en başında hiç böyle planlamamıştım.Yoluna koyulduğum ne varsa bitişinde hep tek başıma kaldım.Göze aldığım ne varsa gözümden ırak kaldı.Çok kırdım bu yüzden çok kırıldım..Belki de çok kırgın olduğum için çok kırdım.Bu düz orantıda şimdi en dibi gördüm.Geçmiş geçmedi, tabiri caizse bana geçirdi.Zaman hiçbir şeyi, hiçbir salisemi unutturmadı, alışmayı öğretti sadece.Alışkanlıklar kötüdür hep acıtır,iz bile bırakmaz,kabuk bağlamaz, her yeni başlayan gün kanar durur.Hani canlı kalan neresi varsa hala orası acıyor işte.Bende her bir anı hala canlı.Acıyor,acıtıyor.

Sevgi süreklilik bildiren bir eylem. Sevmek zor.Bir aileyi,dostu,sevgiliyi sevmek çok zor.Bir takım sorumlulukları var.Benim kaldıramadığım türden sorumluluklar.Sevmediğimden değil.Çok sevdiğimden zor.Ben, çok acı çektiğinde, çaresiz kaldığında, sinirlenip sinirini sevdiği insanlardan çıkaran kötü biriyim.Dilimin, sabrımın ayarı yok.Üzüldüğümde yalnız kalmak için itiyorum hepsini.Yalnızlığı tercih ediyorum daha gerçekçi bulduğum için.Uzak kalamamaktansa uzaklaştığım insanlar oluyor yani.Biraz daha kendim olabilmek, biraz daha yalnız olabilmek için. Bir süre sonra herkes bir parça koparıyor çünkü, herkesle biraz daha eksiliyorum. Zaten o yüzden uzaklaşıyorum, en çok da kendim olmaktan.

Ben hiçbir zaman sevgimi bağıra bağıra yaşayamadım.Gündüzleri anneme sıra arkadaşım muamelesi yaptım, gece o uyuduğunda ona olan sevgimden dolayı baş ucunda nefesimi tuta tuta ağladım.Hiçbir zaman babama koşarak gitmedim sevdiğimden.Babacım diye boynuna sarılmadım.Bulduğum her fırsatta iğneleyeci sözlerle onunla uğraştım, uzaktan uzağa sevdim hep onu.Ben hiçbir zaman ananemi doya doya öpmedim formaliteden sarılıp geçiştirdim.Sevdiklerime bana veda etme fırsatı yaratmadım hiç.Hep burnumun dikine, ben kendim başımın çaresine bakarım havalarında gittim geldim bunca yıl.Kimseye muhtaç etmedim kendimi.Keçi gibi bir inadım var çünkü.Bir konuda aslında deli gibi yardıma ihtiyacım varken kimseye seslenmedim.Çaresizliğimle kendim savaştım.Bu savaşlardan ya alnım ak çıktım ya da kimseye duyurmadan öldüm.Başım sıkıştığında hep kaçtım.Kolay yolu seçtim.Aslında kolay diye sandığımız bu kaçış yolları hep en zorudur.

Sahiplenmiyorum.Birinin bana karşı olan sevgisine sahip çıkmıyorum.Cüzdanımı dolduran kağıt parçalarını, yastığımı, hiçbir şeyimi..Mesela hiçbir yer evim gibi gelmiyor artık,doğup büyüdüğüm ev de evim gibi gelmiyor.Emanet dolabı gibi her yer benim gözümde.Kaldığım yerlerde belli bir süre sonra olmayacağımı bilmek güvensizlikten başka bir duygu vermiyor.Aynı şey girip bir süre dolandığım kalpler için de geçerli. Sahiplenemiyorum, olduğum evi, odayı, yatağı. Bir gün bırakıp gideceğimden değil, bir gün asla benim olmadığı yüzüme çarpılır diye.Sahiplenmeden yaşayınca, sahip olduğum şey genellikle bir bavul dolusu eşya oluyor. İnsanlar benim kullandığım bavulla sadece tatile gidebilirken ben bütün hayatımı sığdırmaya çalışıyorum. Mutlaka bir şeyler eksik, yarım kalıyor. Giderken kaldığım yerlerde bir kaç parça şey unuturum, insanlar sorumsuz olduğuma kanaat getirirler sırf bu yüzden. Oysa bir yerlere izimi bırakmaya çalışıyorum ben sadece, bir gün unutulacağımı bu denli içten bilirken hatıram olsun diye. Genelde elimde kalan bir avuç anı olur, artık geçmişten başka ortak bir şey paylaşmadığım insanlarla. Bazen geçmiş bile yeterli olmuyor hatta. Çünkü geçmişin ortak özelliği herkesin onu kendince hatırlaması veya hatırlamamasıdır.

Sıkıldım artık.Karşınızdaki insandan fazla şey bekliyorsunuz.Ondan içinizdeki devasa boşluğu doldurmasını ve sizi sonsuz sevmesini istiyorsunuz.Herkes aynı sevmez, sevemez.Sevmek illa sevdiğine karşı iyi ve kusursuz davranmak değil.Şiddet de bir çeşit sevgidir.Öfke de..Kızıyorum, bağırıp, kasıp kavuruyorum diye bencil yapmayın daha fazla.Gittim diye sevmedim sanmayın.Uğradığım kim varsa çok sevdim ben.Ben o kadar çok sevdim ki şimdi burda bir başıma mutlu bir yıl diliyorum kendime.Küçük bir fotograf çerçevesine sarılıp uykuya dalmaya çalışıyorum.Tüm keşkelerimle "neden gitti?" diye isyanlarımla. Benim derdim kendimle o sebepten,
Sırf sizi daha çok yıpratmayayım diye kendimi dört duvar arasına sıkıştırdım ben.Çünkü siz narinsiniz..Bana benim asıl istediğim şeyi asla veremeyeceksiniz.Ayrı takılalım, uzak kalalım, samimi olmaya gerek yok çünkü samimiyetinize inanmıyorum.
Kusura bakmayın ben sizi sevmeyi haketmiyorum.
Kurtulup gidenlerin Allah gönlüne göre versin.
Kalanlara ise Allahtan bol sabırlar diliyorum.