Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Monday, March 27, 2017

Ortalık Karıştı


Gerçek yaşamaya vakit bulamadık, gerçekliğin her zaman kenarından geçtik.Hayallerimize sıkışarak yaşamaktan gerçekliği teğet geçtik.Bütün hayaller gece gibi karanlığı ile gerçek sevgilerin üzerini kapattı.Hayatımızı sadece düşünerek geçirmekten -gerçekten- kelimesini sadece boş küme olarak kullandık, sırf yerine koyabileceğimiz bir başka kelime yok diye.
Farkettim, sen de fark et! Daha çok vaktimiz var.Farkında olmadan bir an bile olsa o en yakın nefesi tüm gerçekliliği ile hissedebiliyoruz.Gerçeği yakalamak sana radyoda çalmaya başlayan en güzel yaz şarkısı kadar enerji verir.İliklerine kadar bir an bile olsun o an mutlu olduğunu yakala.Gün gelince o an belleğe attığın her şey sana güç verecek.



Ailene, arkadaşlarına, kendisinden pek haz etmediğin üçüncü tekil kişilere, sevgisinden emin olamadığın sevgiline kendi nefesinden, zamanından biraz olsun ver.Hayatının sonuna kadar içine gömerek yaşayamazsın çünkü hayatının sonu ne zaman gelecek bilmiyorsun.Şimdi başını yastığa koyduğunda düşündüğün ne varsa hepsinin skoru -geç kalınmışlığa- çıkıyor.

Düşünce gücü kontrolu fiziksel olarak mümkün değil.Kontrol etmek istediğinde düşünceler çapraz etki altına girip daha çok kontrolden çıkıyor, uyku kaçırıyorlar.Düşündüklerin ilerliyor ve sen yastığında takılı kalıyorsun, aynı yerdesin.Seni bu duruma mecbur bırakanlar listelerde hep kazananlar olarak yer aldılar.Sen kaldın, aynı yılda aynı duygularda.Değişen tek şey daha fazla acıtması oldu..Fabrika ayarlarına geri dönebilmek için sanayi devrimini yeniden yazmaya çabalarsın onun gibi bir çaresizlik.Bildiklerin var ve bütün hepsi karşına anlat(a)madıkların olarak çıkıyor.Hadi o arada kalan (a) harfini aradan çıkaralım."Anlatmadıkların.." bakın yine arada kalan bir (a) harfi ne çok şey değiştiriyor.Biri isteyip de yapamadıklarımız diğeri ise istemediğimiz için gerçekleşenler.


Kendi açımdan bahsetmem gerekirse ben hiç anlatmak istemedim, anlatmam da.Acıtıyor ya da karnımda tik taklara sebep oluyor ve sizlere bütün bu olanları -naklen- anlatsam anlamazsınız.

Beni düşündürmeni seviyorum çünkü bazı şeyleri düşünmek netliği bozuyorken bu konuda düşünmek bana heycan veriyor.Düşüncelerini düşünmek, düşüncelerime yol veriyor.Biliyorum sonunda olmayacaksın tatlı bir masal kahramanısın benim için.Yine de seni düşünmek bana güç veriyor.Bu kendime hakaret olurken, bir başkasına da yazık etmek için çok geçerli bir neden iken hiçbir ihtimal umrumda değil.Sebep olduğun duygulardan hatta kocaman bir hayattan haberinin olmaması bana hayatı yaşanabilir kılıyor.Duygularına dokunsam ellerim içinden geçecek, karşında olsam belki beni görmeyeceksin.Sebepsiz bir kaosun gizli öznesisin benim için.Üç dileğimden birisin.Dilekler gerçekleşmez..Yıllarca dinlediğim sözlerini ezbere bildiğim ve bir an geldiğinde sözlerini hatırlayamadığım o şarkı gibisin.Bir kaç kelime ile google aratıp şansımı denediğimde tek seferde bulduğum an sahip olduğum mutluluğum.İhtimalleri sevdiriyorsun, yastıklarımla daha çok vakit geçirmeme sebep oluyorsun.Seni seviyorum çünkü sayende geceleri yatağa girmek için düşünmeden uyumak için bir sebebim var.Hani gözlerimizi kapattığımızda bir şeylere odaklanırız, ben her gece tüm kalbimle aynı senaryoyu izliyorum.Artık bu durumu biraz daha ilerlettim, zor anımda bile hayalinle yanımdasın.Eve dönüş saatlerimde sokak lambaları tam vakitlice yanarken bile varlığın içimden ışık gibi süzülüyor.Hayallerimle bir gün gerçek olabilme ihtimalin beni tatlı telaşlara sokuyor.Zihnimi başka herhangi bir şey ile bulandırmıyorum.Farkında olmadan sana teşekkür etmem gereken çok fazla duygu var..Bekleyerek yok olma şansı olmayan tek his.


Kabullenmeli belki de hayata bu şekilde devam etmek gerek.Düşüncelerin içinde kaybolmaktansa tek bir düşünceye odaklı kalabilmek.Gerçeklik payı olsun ya da olmasın.Netice de hep söylerim fark etmiyor.Hayalini kurduğun her ne ise gerçekten var da olsa hayalin içinde bir hayal de olsa bir şekilde kırılıyor ve sen işlerin sonunda fenalık geçiriyorsun.Var olmayan bir şeyin hayaline sarılmak daha çok işime geliyor.Düşündüğüm şey daha çok her gün yer ve şekil değiştiren bir bulut gibi.Üstünde kalabilirsin içinden geçip gidebilirsin.Dokunduğunda hissetmek ya da hissetmemek tamamen sana kalmış.


Düşünerek yaşadığımız, düşünmek zorunda kaldığımız her şeyin bir bedeli vardır.Kendimize borçlu kalmadığımız sürece bize ağır hasarlar vermez.Duygularımızın son gecesine geldiğimizde kendimizden ve düşüncemizden nefret etmemiz önemli bir detay.Sadece size uğrayıp ardından sonra öylece çekip gidebilen duygulardan nefret edin.Buna hakları yoktu..


-Sen benden nefret etme, edebilirsin ama ben bu başlık için geçerli değilim.


Her ayrıntı kafamızda düşündüğümüz kadardır.Yoruldun, onu çok yordun.Bedenine ve kalbine haksızlık ettin.Uzaklaşman gerekliydi ama sen daha çok yaklaştın.Evet yanlış yaptın.Ama kendine kızma.Enerjilerimizi heba ettiğimiz şeyler her zaman gerçekleşmek, lehime sonuçlanmak zorunda değil.Haklısın çok emek verdin, hakkındı haklı kalmak.Ama bir düşün her insanın içinde farklı sebeplerden dolayı aynı duygular yatıyor.Unutman gerekiyor, unutabildiğin her konuda daha çok güce sahip olursun.Unuttuğun her anı yerini güç olarak değiştirecek.Biraz daha kal yani gitme..


Seni her gördüğümde gülümsememe sebep oluyorsun.Gitmem gerektiği zaman aslında sana ne kadar çok kalpten -gerçekten- bağlı olduğumu hissettim.Yanında bir dakika daha fazla kalmayı kendime bir saniyede amaç edindim.Bunu nasıl başardım bilmiyorum.Sana senden ayrı kalamayacak kadar bir bağ örüyorum.Korkutuyor fakat kendimi sana karşı şartlandırdığım için benim için yazılı kalan bir hikaye olamayacaksın.Bu beni üzmüyor, neden böyle bir duygu beslediğimi bilemiyorum.Bilmek de istemiyorum.O gece de diğerlerinde olduğu gibi bana aynı düşkünlüğü yaşattın hatta son gece biraz daha fazlaydı.Bir insanı kalabalıkta ve karalıkta seçebilmenin nasıl bir yoğun duygu olduğunu düşünsene.Matematiksel olarak açıklayabilirim.


Ya da bir insanı kendinin bile farkında olmadığı özelliklerinden ayırt etmek.
Sana karşı cümleler kurarken hiç filtre takmıyorum.Hayatımda ilk defa birine karşı bodoslama cümleler kuruyor ve bunun karşısında güldüğünü gördüğümde kendimi salak gibi hissetmem gerekirken tam aksine mutlu oluyorum.Sen benim için bir ilke sebep oldun, seni hayatımın sonuna, ruhumun toprakla arasına taşıyacağıma eminim.Birini ilk defa hem çok sevdim hem de kardeşim olmasını istedim.Yüzüne bakarak da bu cümleyi kurduğum için benim için bir ilksin.Seninle konuşurken düşünmemeye çok fazla düşkünüm.Bunu nasıl beceriyorsun bilmiyorum ama seni dondurma kabının içinde saklayıp canım istedikce çıkarıp tadını çıkarmak istiyorum.Kimseyle paylaşmak istemiyorken, sırf gönlünde olandan uzak kalmayasın diye senden uzak kalıyorum.

Benim için hiçbir şey fark etmiyorken sen çok farkediyorsun.

Geçenlerde tesadüfen bir şarkı dinledim.Her yazılan şarkıya saygım vardır elbet ,bu şarkıyı herkes söylüyor ve dinliyor diye duymaktan nefret ederdim.sırf popüler kültüre inat, inatla dinlemekten kaçardım ama sonra seni görünce o ilk sofram kuruldu..


Ben senin başına bela oldum fakat ikimizi de bu durumdan maksimum uzak noktalara yerleştirdim.Sırf kalbimde taşla yapamam, kalbini de kıramam diye.


Ne olursa olsun herkes için sarılma istediği duyduğu birileri vardır.Ben senin peşinden küçük kardeşin gibi gelip sana sarılmakla ne kadar baş edebilirim bilmiyorum ama sana söz hiç o tatlı ve deli gönlüne girmeyeceğim.Sana her an sarılmam için sihirli bir güçle seni bir peluş hayvana çevirmem gerekecek.

Sana zaten dert olmayacağımı hep biliyorum, ama senin derdini yeri gelir dert ederim bunu da biliyorum.

Ayrı ayrı yalnızlıklarda seninle ayrı iki saf yalnız gibiyiz.en çok buna inanıyorum.
Bazen bazı olaylar gerçekleşmez dedim ya işte, gerçekleşebildiği kadarı yanıma kalbime kardır.Sırf beş dakika daha görebilmek için içimden zamanı dışımdan nefesimi tuttum.Elini tuttum koşarak sürükledim, arkandan geçtim koşarak geri döndüm ve sarılıp yoluma devam ettim.

Yoluma devam ederken kalp atışlarımı sana doğru hızlandırdım.Geri dönebilmek için.

Seni nadiren gördüğüm zamanlarım hep beş yaş kalp sancım.Annemin lunaparktan zorla çıkardığı, arkadaşlarım bizden giderken biraz daha kalsınlar diye ağladığım göz yaşlarımla bir gibisin.Yanımda sürekli varlığına tanık olsam bütün kötü alışkanlıklarımdan vazgeçecek gibiyim.Sen burada tam arkamda kendi hayatına devam etsen nefesin bana bir adım mesafede olsa hiç kalkmadan 9 saat ders çalışacak gibiyim.

Sen benim çocukluğumdan bu yaşıma kadar hiçbir hasar vermeden sakladığım en güzel oyuncağımsın.


Sesinde aşk var diyemem ama sesinde çocukluğum var, kocaman bir ben varım.Yüzünde ki her detayın hafızamda, gülerken açtığın ağzının kenarında oluşmayan çizgiler, yorulduğunda 45 derece açıyla kapanan gözlerin..













  









Düşünemedim bu da ayrı bir konu oldu vakit çok geçti.
Ne bileyim.
 Ne bileyim bilemedim.
Kim nasıl isterse hayat aksi yönde ilerliyor.

Saturday, March 4, 2017

şarkının sözlerini yutmuşlar, konuşmadan da anlaştılar


  birazdan bahsedeceklerime arka fonda bir müzik gerek
Discolog-Hasret Rüzgarları



 Gecelerin sabahları olmasa anlatacak ne çok konu başlığımız var aslında.Bir umut, cümlenin ikinci bir öznesi vardır fakat o umut her seferinde kötü huylu bir kanserden hallice dört duvar arasında seni kendinle baş başa bırakır.Hayat senin için varsa yoksa yine sendir.Kendimizle kalmak promosyon zamanlarımızda bizi kıymetli kılar.Ne demek ki o şimdi? Cevabını biliyorum fakat naklen ifade edemem.Anlatacaklarım sürekli sular altında kalıyor gibi, tam dilimin ucunda iken söyleyeceklerimin önünden bir bulut geçiyor.Söyleyemediklerimin yanına yığınla sis kar kalıyor..Yarım yağmurlu yarım aptalca bir ifade.Sustuklarım kendimi tıpkı bir ahmak gibi hissettiriyor.Var olan bütün gücümü kullanarak yeni dökülmüş sıcak asfaltlı yollardan yürüyüp geçecek gibiyim.Kokusunu seviyorum fakat bir şeyler ters gidecek gibi.Ters gidişatlar içinde seninle dertleşemem.Susmayı ne zamandan beri bahane sayar oldunuz? Susmayı tercih eden insanlara yüklenmeyin.En çok onlar geçmişe göz atanlardır. Onlar sizin için herkesi her şeyi ve en çok da kendilerini kırmışlardır.Bir de siz üstüne bahane diye sıva atıyorsunuz.Hakkınızı helal edip çekilmek zor olmasa gerek..

  Susup giden insanlara iyi olmaları için susun.Zaman suskunluğu çözmez elbet zamana da bırakmayın.Kalplerdeki hesaplarla beyinde hesaplanan uyuşmaz.Hangisine uyum sağlamak daha zordur? Susarak içine atanlar sürekli kendi içlerinde kalbi ve aklı arasında koca bir savaş verir.Sizler için de uzak kalmaktan ziyade uzaklaşmayı tercih ederler.Onlar sustukca siz korkmadan, düşünmeden daha çok söylenirsiniz.Yetmiyormuş gibi üçüncü öznelere de bu söylenmelerinizi taşırsınız.Paylaşmak, anlatmak, bahsetmek kelimelerini ne yazık ki hiç anlayamamışsınız..Gel bir de burdan, benim gözümden ve gönlümden bak cümlesini anlamak istemediğiniz kadar.
  Her gelişin en az iki gidişi vardır,her detayın en az bir kusuru olduğu gibi ve yine her boşluğu dolduracak bir boşluk daha.Kendi zorunluluklarınızı karşınızdaki insanlara aşılamaktan vazgeçin.Hayatı bu şekilde en yaşanabilir hale indirgeyebilirsiniz.Her şey bu kadar zorken neden bizleri zorlama bir sıfata sokuyorsunuz, inanın hiç gereği yok.Tekilden tümdene kadar her bir hücremize kadar yorgunuz değil mi? Belki de yorgun olduğumuz için susmak istedik en çok..Farketmiyor, boşver dedik içimizden ve sustuk.
  İnsan sadece sabrı kadar mı susar? –Değil..İnsan dertlerini örtebildiği kadar susar çünkü susma eylemini gizlenmek olarak algılar.Sustukca azar azar kaybolacak ve bir gün varlığı bedende ruh taşımayan soğuk tenlerden geçip gidecek.Farkedilmeycek, zaten farketmiyordu.
  Ses tellerimize söz geçirebiliyor ve dış seslere kulak tıkayabiliyor,östaki borusunda sıkışıp kalan dengemizi bu sayede koruyabiliyorduk.Denge her canlıya gerek..Dengeli ve suskun kalmak bizi ne kadar sağlıklı kılar tartışılır.Tartışmaktan kaçtığımız için sustuk, değmiyor.Çünkü değeceğine bir an olsun inansan bile farketmiyor.

  Suskunluğumuzun farkına varmaları ve doğru adrese ulaşmaları için yuttuk bütün düşüncelerimizi.Haklarımız ve saf yanlarımız kibir ateşinde küle döndü.Yetmedi üzerine bir kova buz attılar sırf dumanı bize zehir salsın diye.Sabır taşına dönen kalplerimizin ardından bir de ciğerlerimizi gaz boşluklu bir pomzaya çevirdik.Neticede her şey o en derin kilometrelerden bedenlerimize doğru ulaştı.Her şeyin başı su derken ısıya ve ateşe haksızlık ettik.Çok konuşanların bir an susmayı deneyip susarak iki büklüm kalanlar adına empati kuramadığı gibi.Pardon, bir saniye nefesinizi tutar mısınız, bizim de söyleyeceklerimiz var.Elden ele uzatalım da ücretini ödemeyen kalmasın.Herkes sussun bas-konuşlar –konuşsun.