Yolun sonuna doğru gelebilmeyi herkes gibi diler fakat korkar.Ellere karşı nispetler azaldı.Diğerleri gibi o da yalınlaştı.Yavaş yavaş o kırgınlık yoğun bir şekilde buğulandı ve artık yok.İçinde son bir damla bile kalmadı.Son bir adım ve işte şimdi orada..
Akıllı bir sistemdi içeriye girmek sanıldığı kadar kolay olmadı.Eşyaları iki eline sığdırabildiği kadar yüklendi ve boş bir hava gazını içine çekti.O da bunu biliyor ve ısrarla her seferinde bir başına yapıyordu.Azmine hayranım, nasıl bu kadar güç depolayabilir? Cevapları hep geçiştirici, tarzı tutarsız.Eski bir eczane rafında kıyıda köşede kalmış bir ağrı kesici.Bakışları güzel edebiyat yaptırır bir o kadar da imla bilgisi gerektirir.Hayalleri sihirli sözcüklerle örtülü.Sürekli bir şeyler haykıracak gibi bir durgunluğu var çevresinde dönen bütün fiziksel ve kimyasal faktörler ona karşı çekingen.Tahmin yürütebiliyorsun bazen, içinde bir takım öznelerin geni fazlasıyla baskın.Dengeli ve özenli yaratılmış fakat kalp duyarlılığı yüksek bırakılmış.
Nihayet bavulları dışında kendine ekstra yük olan çantasından anahtarını çıkarabildi.Kilidi çevirdi elbette tabi yine giderken kapı kilidini amacı dahilinde değerlendirmemişti.Takıntılarına rağmen her dönüşte ayakkabılarıyla içeriye girebilecek kadar yorgun.Bunun sebebine –yalnızlık işte, diyip kendisine gülümseyerek konuyu kapatıyor.İyi hatırlattın bu cümleyi kendisine karşı her söyleyişinde nispeten yeni bir konu daha açılıyordu.Tanırsın onu sen de, ayrıntıları aydınlatmaya, detayları desteklemeye ve karanlıkta kalan bütün soru işaretlerini birer ünlem cümlesine dönüştürmeye bayılır.Tezatlığı ve garezi sadece kendi iç organlarına..
Karanlık bir geometri var içeride sabahın herhangi bir saatinde olması farketmiyor, o isterse güneş içeri sızıyor istemezse 24 saati gece ay ve yıldızlara bırakıyor.İzliyorum, söyleyebileceklerim netlik kazanmıyor.Beş farklı din, üç farklı ırk, henüz saptanmayan bir dil barındırıyor.Siyasi görüşü sadece acıların getirdiği doğrular ve doğruların götürdüğü yanlışlar.Hiçbir tarikata ve topluluğa üye değil, iki oda bir salon arası deplasmanda.Ona kuş bakışı baktığında her an kendini Mathilda gibi sırt üstü yatağa savuracak bir iç kulak dengesizliği var.Kendisine yapılabilecek en güzel hediye yatak odasının tavan yapısını açılabilir kapanabilir bir sistemde dizayn etmek olurdu.Sevgisinin gücünü ancak bu şekilde kontrol edebilir.Hakkında konuşurken sürekli –bilir ihtimallerine bağlı kalmak bu keşfi heycanlı kılıyor.Kalıbına dünyanın bütün beyaz kılıfları yakışıyor.Bir saniyeliğine de olsa hemen yüzlerinizi ona çevirmenizi istiyorum.Bakın nasıl da dizlerinin üstüne güvenip kendini yere attı.Bunu neden yaptı?
Hayatına bütün kumar bahislerini açabilirim, kafasının içinde yazılan hiçbir senaryonun spoiler detayı yok.Uykundan istemediğin bir şekilde uyanıp –kahretsin çok güzel rüyaydı, yarım kaldı tepkisini ona benzetebilirsin.Buna rağmen hala sizi sevmiyorsa bilin ki o “bir kalbim var bana da anca yetiyor” demiştir.Bilmiş midir bilememiş midir? Büyükce bir duruşu kocaman da sorumlulukları var ama minyatür gibi her gögüs kafesinde taşınabilecek bir şey.Bunu bizlere neden yapıyor.Köprü + iki keçi öyküsü sanki onu nitelendirmek için anlatılmış ve o gelene kadar nesilden nesile öğretilmiş gibi.
Onu en son gördüğümde 9 yaşındaydı duvar boyunca uzanan bir aynanın karşında, radyonun içinde ki en güzel frekanstan çalan şarkılarla kendisini izleyerek dans ediyor.Dikkat dağınıklığı sayesinde kendisine bile odaklanamıyor.Bir şey beklememiz çok doğru değil sanki.Şimdi gördüğüm manzarayla yıllar önce ki manzara birebir sadece fiziksel olarak büyümüş ve bazı sinirleri için cenaze namazı kılınmış.Bakın yerden kalkıyor, kesin bir müzik açacak.Çünkü o yalnız.
Ben tercihlerim doğrultusunda yaşarım siz de.Normal olan bu değil midir, çokluğu ikiye indirir ve sonra iki seçenek arasından birisini seçmek zorunda kalırız veya buna mecbur bırakılırız.Yaşananlar bu şekilde ilerler.Peki o neden yaşananları hiç yaşanmamış gibi ilerliyor? Onun bir seçim yaptığını da düşünmüyorum.Onunla ilgili bu konuda sunabileceğim tez, ya ardına bakıyor ya da yollar ona hep aynı kendisinin tabiriyle dümdüz ilerliyor.Dinleyin, en sevdiği şarkıyı açtı..
Sıralı ve kronolojik olarak yirmi kişi dizdiğimi varsayın hepsini kör ihale gibi farklı odalara yerleştiriyorum.Onun hakkında kesin olarak çıkacak tek bir cevap var “anlamlı ama garip, çözemedim fakat rahatsız edici değil.” Ben de onlara görüşmenin sonunda şu cevabı veriyorum.
“Onun böyle bir fikir anketinden haberi olsaydı hepinizden tam da bu cevabı vermenizi isterdi
–çözemedim-.”
İhaleyi o yüzden kimseye veremiyorum.Belli ki kurcalanmayı sevmiyor.Hep söylerim tarzı bu.Ne kendi yorulsun ne de sizler..Kendinden bahsetmek isteseydi de bu şekilde bahsederdi.Ya daha kısa ya yıllarca sürecek kadar uzun.Ona el açmayın gerekli görürse kendisi size avuçlarını uzatır.Çıkarken kapısını kapatmama bile fırsat vermedi akıllı sistemden olsa gerek.Kapısı kapanınca merak edilecek çok şey varmış gibi görünüyor eh pek tabi de öyle..yine de biz rahatsız etmeyelim.İçerisi bizim gibi normal hayatlara göre fazla fantastik.
Dağılabilirsiniz..