Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, May 18, 2018

Diferansiyel Veda

Her başlangıç bir rüyadır, gözlerini araladığın vakit tanık olduğun kabuslar vardır.Hayat hiçbir zaman size planlı kabuslar yaşatmaz.Gözlerinin önünden geçen milisaniyelik sarsıntılar nasıl oluyor da derin izler bırakıyor? Dilerim gözlerini her araladığın kabusunda birden uyanır, yeniden güzel rüyalara başlangıçlara dalarsın.

Uykunun tutmadığı zamanlar vardır, kendinde suç arayıp esas suçluya asla yüklenmediğin. Kaygılarını en çok yastıkların çekti, bırak onlar yolcu etsin seni, sana senden yakın yastıklarını belki çamaşır makinesi sığdırıp yıkayamadın ama dert etme gözyaşınların bütün ev akarlarını temizler. Gözyaşlarının en büyük gücü arındırıcı etkisidir.

Çıkmaza girdiğin uykuların aslında çocukken bir heves girdiğin telefon kulübeleri.Şimdilerde ise asla aradığın kişiye ulaşamadığın, ulaşılmak istemediğin ahizelere takılı kaldın.Çıkmaz sokaklarından çok kulübelerin varsa eğer, henüz büyüyüp kendini sokaklara atmamışsın demektir.

Korkularınla yüzleştiğin uykularından uyandın, gerçekler fazla acı, acılar fazla gerçek.Fakat kabul et her insan acıya gebedir.Nedendir hiç anlamam, acı değil bizler acıya muhtaç oluruz.Şöyle ifade edeyim biraz gönülden bahsederek.Gönül meselelerinde kalp hep telaşı ve zoru sever.Sevmek sevilmenin dışına çıkar ve inatlaşır.Seni seveni asla görmez, senin için imkansız olana tutuklu kalırsın.Sezen Aksu misali mırıldanmaya başlarsın, "ne senden öncesi ne senden sonrası".Oysa bir şeyi bu kadar diretmeye luzüm yok.İlla zor olan için yazman, şarkılar söylemen, içmeden sarhoş olman gerekir.Birini sevmek ile başka birini en temizinden sevmek farklı şeylerdir.İlki her zaman en kolayıdır.Ama artık biz insanlar yavaş yavaş duygularımızı sevme eyleminden çekip, hayat telaşına sürüklenmeye başladık.Sıkıldık.İlla severek hayata bağlanma felsefesine bağlı kalanlar ise zoru seçenlerdir. Çünkü zor her zaman ilgi çeker ve düzlüğün dışında tutar. Öyleyse acı her zaman ilk seçenektir. Rüyadan uyan ve acıların ile mücadele et.

Bölünen uykuların ve böldüğün uykuların vardır.Öznel yaklaşmam gerekirse böldüğüm uykularımın sayısı çok.Hadi bir şarkı tut havada Levent Yüksel-Yas, şarkılar kadar rüyalar ve hayaller de yarıda kaldı.Bir şeyin gerçekleşmesi sonucunda ona değer olup ya da olmadığını sorgulamak en zorudur.Bir seçim yapman gerekirken uykuların bölünür, yaptığın seçimlerin sonuçları ile yüzleşmeye başladığında ise uykularını bölersin.Hayat baştan sona dört işlem.Ama sen ne kadar toplarsan topla hep bir eksik çıkar, neyle çarpışırsan çarpış bir şeyler hep seni ikiye, dörde hatta binbir parçaya böler.

Fedakarlık yaptığın, feragat ettiğin uykuların kaldı geriye.Bunu herkes yapmaz, neticede bize kalan en büyük miras uykularımızdır. Uykularımızla dikleşir isek inişimiz zor olur. 2555 gün dile bile kolay gelmiyor söylerken, öylesine büyük öylesine şiddetli feragat ettim ki uykularımdan neticeleri şuanda bolca kaygı.Bütün bunlara değecek mi?

-Değecek! Değmeli!. Eğer size bir şey ifade edecekse -değmek- kelimesinin TDK da ki bir anlamını belirteyim, olgunlaşmak(meyve) anlamı taşır.Demem o ki feragat ettiğin uykuların, döktüğün gözyaşların, içine haykırmalarının hep bir tohumu vardı ve sen onları avuç dolusu alıp kaderine doğru serptin.Hepsi bir şekilde meyve verecek çünkü sen onları gözyaşların ile suladın.Daha çok feragat edeceğin uykuların olacak, sen şimdilik yaşının verdiği uykusuzluklarının tadını çıkar.Şimdi uykusuz kaldığın gecelere eşlik eden çok kader ortağın var.Tek uykusuz kalışın bu olsun.Sözüm ona bazı günler oldu, günler günleri aşırdı beş dakika gözümüzü bile dinlendirmedik. Çerçevenin dışına çıkınca esasen biz hakettiğimizden daha fazlasını hakettik..Ama hayatta yalnızca biz yokuz, sıranı beklemen gerek sadece..

Şimdi bir rüya daha bitiyor, hoş rüya dediğime bakma kabusu bol, uykuları azdı ama gün gelecek öyle bir anda bulacaksın ki kendini anı durdurup o uykusuz gecene dönmek isteyeceksin.Çünkü hayat ilerledikçe tadı kaçıyor. Yeni bir 2555 günde başıma gelebilecek şeyleri kestiremiyorum, eskiden dümdüz kalmak durmak isterdim ama şimdi öyle alışmışım ki uykusuzluğa Everest'in doruklarına hiç uyumadan tırmanmak istiyorum.Yine bana uğrayacak kabuslar var bilirim..

Sustukların var bir de değil mi? Uyuyamadığımız geceler kadar sustuklarımız..Saygıda kusur etmeyelim dedik sustuk, boşver vebali boynuna dedik sustuk, olsun dedik önemi yok ve yine sustuk..Öyle sustuk ki öylesine içimize attık ki konuşmayı unutur olduk.Hayatın bana en sağlam öğrettiği şey susmak oldu.Susmak sabrın bir ölçüsüdür fakat her sabrın ölçüsü bir değildir.Yine de sustuk.Söyleyeceklerimizi zamana bıraktık, biz söylemeden belki kendiliğinden gerçekleşir diye sustuk.

Yaşımı beşe katlayacak kadar sustuğumu farkettiğim anlardayım. Nasıl farkettiğimi, kusmak istediğimde anladım.O kadar birikmiş ki içimde ne uykularımda bile susar olmuşum.Ardından birden büyüdüm, sustum ama kurduğum her cümlemde sustuklarımı da dolaylı olarak söyledim.Kahkaha atarak sustuklarımı absorbe ettim gülüşlerimde.Bugün yine öyle bir gündü en basitinden, mizah altından gülüşlerimin çizgilerinden öfkemi kustum.Bunu sadece kendim için yaptım, bir şekilde birikimlerimi püskürmem gerekiyor çünkü kota dolu, hızı yavaşlatıyor.Hayatı yokuşa süren insanlara karşı asla susmamak üzere bedenime söz verdim bir kez daha..Sen yine saygıda kusur etme, sadece akıllı hamleler yap, karşındakinden her zaman daha zeki olma ihtimalini unutma, eğer sen istersen söylemek istediklerini bir şekilde söylersin, bazen ufak bir mimiğin bile seni rahatlatır ve gecesinde huzurla başını yastığa koyarsın.

Günü geldi, son kullanma tarihi geçmiş bir kaderi bile bile tükettik ve çok şükür zehirlenmedik.Başardık! Geri dönüp daha çok bakacağız, yeniden yaşayacağız bir süre daha.Hayatın boyunca varış noktanın hep 10 yıl gerisinde kalanını hatırlar ve arzularsın. Bu felaketi özleyeceğin aklının ucundan bile geçmezdi oysa.Yine bana kalsa ben yine dönüş yaparım doksanlara.

Kızdığım, kırıldığım her anım, bir saat önce yaşanmış gibi hafızamda ama bir saat bile geride kaldı artık.Ben hayatımın sonuna kadar hiçbir şeye kızgın ve kırgın kalmak istemedim.Beni üzen ne varsa dondurucuya attım fakat korkarım ki hesaplaşma günü geldiğinde hep zaten bu bozulmuş diyerek çöpe fırlattım.Sesli olarak isyan etmenin hiçbir şeye faydası yok, zaman nasıl çözer bilemem, henüz kördüğümlerden biri bile çözülmedi ama bu böyle sürecek değil.

Umrumda değil diye başladığın her söz, asla sandığın gibi olmaz tam aksidir.12 saat önce umrumda değil ne olursa olsun derken nabzımı yokladım, çok iyi rol yapıyorum ama damarlarımdan geçen nefretimi korkularımı ve heyecanımı kendimden gizleyemedim.Kendini hiçbir zaman kendinden bir başkasına ele vermemek hayatın en büyük altın kuralı.Bir diğeri ise başkalarına göre yaşamamaktır.

Kamplubağanın hikayesi günümüze belki ayak uydurabilir ama artık insanlar fabllar kadar saf değil.Sakın inandığın masallara güvenme, sonra daha çok bölünür uykuların.Nasıl olur diye başladığım her cümlem basbayağı oldu, nasıl olduğunu sorgulamaya gerek bile kalmadı.Olur işte, olup biten şeylere bazen -olsun- diyebilmek gerekiyor.

Hayallerim dünyama bir türlü sığamadı, beni en çok da bu durum uykusuz bıraktı.Hayallerimi ben dahil kimse bilmiyormuş meğer, kocaman dünyaya ve küçücük dünyama sığmadığında anladım.
Kendi adına bir çok şey isteyip esasen istediğin şeyi bilememek umarım acizlik ve toyluk değildir.
Arada kalmak da kötü bir duygu karmaşası onu da atlamayalım. Eee peki şimdi ne olacak dediğin an gelir ya, herkes bunu hayatında bir kere olsun demiştir, işte o an kendine dünyadan başka gezegenler olduğunu hatırlat.Fedakarlıklarını hatırla, ederi kadar değil ederinden fazla olmalı.Severek glikoz yakma yılları çoktan geçti.Bunu geçenlerde hayata bir daha gelsem üniversiteyi doksanlı yılların başında okumak isterdim diye çok içten bir cümle kurduğumda anladım.Söylesene yoksa biz çok mu geç kaldık?

Söylemesi de gerçekleştirmesi de en zor olan kalıp cümle "önce sen" yani daha doğrusu "önce ben" demektir.Benmişim gibi yapıyor gibiyim, endüstri 4.0 ın ucu bize hafiften dokunmadan gerçekten önce ben demeliyim.Yoksa korkarım ki yarım kalacağım. Hadi be! isyan edelim bir kere;
Allah kahretsin önce ben, önce benim hayatım! Senin , senin ve senin hatta sizler için yaşamayacağım asla! Yaşamayacağım çünkü dünyama sığdırıp, taşırmam gereken hayallerim var.Bitmeyen hayallerim ve ben güzel bir ikili olacağız.

Pişmanlıklarım var diyemem çünkü pişmanlıklarım hep kendime kadardı, hiç gerçek gözyaşlı keşkelerim olmadı, zararım kendime kadardı ve neresinden dönersem döneyim hep bir şekilde kar kaldı.Senin de öyle..Kendime yazık ettim ama asla saygısızlık etmedim.Yazık ettiklerim zaman kaybından ibaretti.Keşke daha az üzülseymişim. Şimdi bakınca kaçan uykularımın gecelerine yazık etmişim.

Bir kez daha büyüdün ve bir kez daha uyanmak üzeresin, şimdi her şey daha zor olacak, gözlerini araladığında ziyaret edecek kabusların daha çok kaygı yaratacak.Düştün, kalktın ama baktın ölmedin, merak etme biz öyle basit ölmeyeceğiz kaliteli öleceğiz.Karanlıkta bir gece vakti gözlerini açtığında sakın korkma, bu saatten sonra kaybedecek hiçbir şeyin yok.Zaman, kazanma vakti.Hemen olmaz belki, ne istediğin hemen oldu ki? Belki bugüne kadar hiçbir istediğin kalbine göre olmadı.Ama Allah o kadar gaddar değil, biri denk gelir dileklerinden ve o gün geldiğinde iyi ki bugünüme saklanmışsın diyeceksin.Ruhun sıkılır belki koşamam yanına, deniz aşırı mesafeler girer aramıza.O an sabahladığımız imkansızı başardığımız uykusuz gecelerimizi hatırla.Bir şarkı daha yakala havada Candan Erçetin benim adıma *Elbette desin sana..

Çünkü en derin yaralar da kapanır!

Şimdi doksanlar çalma listemden açılan random şarkılar gibi savrulacağız, ama her başlayan parçaya aşina kalacaksın.Beni bekleyen şeylerden kaygılıyım, seni bekleyen şeylerden kaygılısın hatta benden daha fazla.Ama bildiğim bir şey var adaya önce ulaşan diğerine mutlaka bir sandal yapıp diğerine yollayacak. Beni hep baretinin üstünde taşı çünkü biz sönümlü en küçük kareleri baştan yazdık.Bu hayatta kimse yapamayacağım şeyler var dememeli.

İsteyince,
İnanca,
Sabır edince,
ve en çok da uğruna bolca gözyaşı döküyorsan  her şey mümkün!

Benden yana sizlere şimdiden söz veriyorum, dileklerinizin karşılığı hep elbette olarak sonuç bulacak.Çünkü kolay değildi, hem de hiç kolay değildi.Kırdık, kırıldık, haksızlık ettik ya da hakkımız yendi ama bir şekilde hep aynı yolda yürüdük ve aynı problemlere çözüm ürettik.Sizlere bir uzun adam sözü ile veda ediyorum,

-Matematiğin üstesinden gelen insanların başaramayacağı şey yoktur! Matematiğin en zor derslerinden biri de kompleks analizdir.( valla bugün dedi :D ) Jeofizik mühendisliği de en ağır matematik eğitimi alan ve bilmek zorunda olan bölümdür.

Öyleyse korkmayın varsın uykularınız hatta hayatlarınız bölünsün gerekirse ters çözüm yaparız,

bol şans!