Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, August 25, 2017

Şansımın Oyunu












                    



          ....Bir yazıya aslında diye başlamak ne kadar teknik görünür?

  Aslına bakarsan burası boş oturabilirsin.
    -Teşekkürler...

Şanslısın bu saatlerde bir lokma oturacak yer bulmak çok zor.
  -Her lokmamızın adı şans mıdır ki?
Değil tabi ama şuanda bir bahane ile gelip oturacak yer için izin alman benim için bir şans..
  -seninle bir bahane ile konuşmaya başlamak...
Evet başladığımız noktaya dönmek gibi!
 -sıralamada kaçıncı şansına hitap ediyorum?

İlkini saymazsak ilk şansımsın..
 -Fakat ilkler hep yarım kalır, acıtır ve yanıltır.
O zaman ikinci şansım ol!

-Neden ilkler hiçlik kalır?
Çünkü ardımızda kalır, bazen de omuzlarımızdan geriye doğru düşer..
Bırakmaya kıyamazsın çoğu zaman varlığı hep taze kalır yine de dedin ya adı konur Hiçlik olur.
-Bir şekilde kendinden geride kalır..
Anılar bizden bir adım önde giderse ikinci şansımız yarım kalır..
-Anıları dondurucuya atalım, yeri gelince referans olsunlar.


Ne garip!
Geriye dönüp baktığında seni paramparçaya bölen milyarlarca duygu biriktirmişsin..
Garip olan bu duygulara yatırım yapmış olman değil, 
milyarlarca kırgınlığı iyileştirebilen bir kaç güzel anılara ait duygular var.
Arada gezen, 
top isabet etse bile sayılmayan, oyuna devam eden duygular..

Bazı insanlar doğuştan şanslıdır derler, mümkün mü?
-Benim için değil..Senin için de..Diğerleri için de..
Herkes kendi şansını yaratır, zamanla yetmez daha fazlasını ister risk alır büyük oynar
Altılı tutturabilmek için her gün inançla o bayiye gitmek gibi.
Oysa dördünü bilsen bile o ikramiye sana yetecek.
İnanç ile hırs arasında büzüşüp kalmışız..Şans bize dokunur mu?
Sanmam belli ki bize hiç uğramıyor, biz de kabullenip yaşıyoruz öylesine..
-Değil..Şans bize uğrarken biz başka riskler alıyoruz ve aslında şansımız bizi teğet geçiyor.
Pek tabi biz de yaşıyoruz ölesiye..baya gelişine akışına random savruluyoruz
Ne tarafa doğru?
-Aslında hiç bizim olmayacak bir kaderin kapısını tel toka ile zorluyoruz.Velhasıl bu sırada bize ait olanı yeryüzünde tanımlamadan geldiği yere geri gönderiyoruz.Şansa bak!
Bir nevii şansımızı tepiyoruz...

Sorsalar sen hiç böyle olsun istemedin değil mi?
Keşke doğmadan önce ruhlarımıza birer kılavuz dağıtılsa 
ve bazı şeyleri değiştirebilme şansımız olsa..
Bu gerçekten "şans" kelimesinin sözlükte yer alan anlamı olurdu.
Takdir-i ilahi ile şansı karıştırmak boyumuzu aşar gibi..

Benim hesap ille de fıstık benim olacak..
Bir sor bakalım fıstık kimin olmak istiyor?
Yok illa fıstık olacak, e oysa bunun fındığı var kajusu var tabakta ne ararsan var..
Fıstık olmazsa yaşayamam diyorsun, tebrikler nur topu gibi bir hırsın oldu.

Senin hesap fıstık isterken şansını teğet geçip kajuyu kaçırmak belki de.

Benim fıstık yer fıstığı olsa çoktan silkelerdim eteklerimi, antep fıstığı bu.
Kabuklarının olması büyük mesele..İki dişimin arasında kenetlenmiş kabukları..

Anladım ki sen fıstık derdine beni de harcayacaksın..
En iyisi mi ben tabakta dışlanıp ezilen üzüm olmadan gideyim..

Fıstık ne seni ne de bir başkasını harcar,
fıstık sadece benim yıllarımı ve esas şansımı esir alır..
Bu fıstık sanırım asla benim olmayacak.

Kabullenirsen, sindirebilirim zamanla..
Fıstık senin olmayacak, peki ya sen mutlu olacak mısın?

Sanmam..
Telaffuzu çok güç fakat içimde hep bir his var.
Bir gün diyor her yeni başlayan günde!
Ben zaten dayanacak kadarına dayandım.
Bir bakmışım dayanmaya alışmışım.
Bu öyle bir durum ki, çok sevdiğimiz birini kaybettiğimiz zaman
*Allah sabrını veriyor, kaldığım yerden devam ediyorum deriz
Vaziyet bu..

Burada oturmam için neden izin verdin, ikinci şansım ol dedin? 
İlk şansın olabilme inancını bile benimsettin!

-İlkini saymadığım için ilk şansım oldun çünkü onu herhangi bir kategoriye sığdıramam
İlkler hep yarım kalır dedin, yarım kalması güzeldir sonu belirsizdir
O yarım kalsın, geri kalan her şey tamam olsun istedim.
Öyleyse hala bir umut var demektir, 
hali hazırda beklemenin heycanını hiçbir duyguya değişmem.

Miras kalan duygular ve hislermiş aslında en büyük şansımız.
Esasında şanssızlığımız.
Şansımız dönsün diye yerin on kat altına kök salan inançlarımız var.
Gerçek şanslarımıza ayak bağı olan.
Kalplerden dökülen her hece basireti bağlamak üzere.
Düşlerini satabileceğin uykuların olmalı
Bilirsin hayal dediğin ne varsa boşluğa düşer.
Düşlerin farketmeden düşüşlerin olur.
Bırak kendi şansının koordinatlarına dön.

Anladım ki gönlünde bıraktığın bir lokmalık boşluğun kalıbına uyacak kimse yok
Hazin bir öykünün misafiri oldum, şanslıyım..
Bana kendimi şanslı hissettirdin.

Sebep olmak istediğim neticeye varabildin.
Aslında benim hiç şansım olmadı, çünkü her gün bir tanesini fıstık için feda ettim.

Bol şans dileyecektim fakat senin şansa değil kaderi yeniden yazmaya ihtiyacın var..
İyi birisin, o yüzden zaman geçip giderken seni hep bir başına tutuyor..

İyi yakaladın, işte bu da benim şansım!




Zohreh Jooya - Ayışığında















Sunday, August 13, 2017

Yeşilçam Severim




08.08.17

 Her satırı su gibi akıtıp yazmanın bir hilesi vardır.Tıkandığın zamanlarda şarkının son melodisi bitmiştir.Sürekli aynı sonuca varmak kendini eski hissettirir.Bu benim değil sözleri olan şarkıların suçu.Bir şarkı duyarsın anlık gaza gelirsin, trafikte sallanarak ilerlerken birden sol şeride geçip kendini aksiyon filmlerinde gibi hissedersin.Bazen En ufak bir nota ile aniden kendini iyi hissedersin, eve koşarak gider, evde anneni bekleyen bütün işleri kalbinden gelerek sen yaparsın.Kimi zaman ansızın gelen sızıntılara kurban gidersin o şarkı dediğin hatıralarda.Benim için de her yazımın bir hile şarkısı oldu.Çoğu zaman akışı kitlememek için sözlerden kaçınsam da , dışarda herhangi bir ortamdayken duyduğum şarkılara dalıp elime hemen telefonumu alıp not almaya başlarken bulurum kendimi.Sonra da burada size afiyetle tekrardan sunarım..

Bir haftadır yazmayı erteliyorum.Kendimi iyi hissediyorum yazacağım bahsedeceğim bir takım boşlukları avcumda tutuyorum fakat cümleleri neticeye kavuşturacak beklediğim bir şarkı var ve ne yazık ki hala çıkış yapmadı.Parçanın ismine aşık olduğum ve üzerine binlerce hikaye anlatabileceğim için haftalardır sabırsızlıkla bekliyorum.Nasıl bestelendiği konusunda çok heycanlıyım, dinleyip ilham alıp metin olarak parçayı tamamlamak istiyorum da şarkıya dair en ufak bir iz yok henüz.Parçanın çıkış ismini tesadüfen gördüm ve ben bu kelimeyi yıllardır çok severken neden hiç sözlü veya yazılı olarak kullanmadım diye sesli bir şekilde şaşırdım.


12.08.17

Her gece benzer duygular içerisinde beklemek çok yorucu.Hiç uğruna yorulmamak için farklı şeylerin peşinden sürüklenmek bile dikkat dağınıklığına sebep olmuyor.Aşırı inat..
Kendimden bahsediyorum, savaşıyorum.Bir şarkı için bile bunu gerçekleştirmem mümkün.Takıntıları sahiplenmek de bir çeşit yalnız insan işi..Hala o şarkının sadece dört satırını biliyorum ve her gün apple müzikte, youtube da yokluyorum.Dedim ya inat değil mi işte, bu yazıyı sırf o şarkıyı dinleyince tamamlayıp paylaşacağım.

Son olarak zaman daralıyor, korkularım başlıyor.Bu sabah duvar saatine usb kablomu fırlattım belki durur diye, sadece afalladı sonra kaldığı yerden devam etti..

13.08.17

Cümlelerim örselenmiş, sessiz çığlıklara dönüşmüş.Herhangi bir şeyi beklemek hatta beklenti içine girmek tüm sesli harfleri ansızın yutan bir anlık nefes ile diyaframda kayboluyor.Tebrikler artık bütün organlarımızda suskunluğu hissedebiliyoruz.Oysa daha çok erken, susmak için biraz daha beklemeli.
Afedersiniz susmak ile sabretmeyi karıştırmış olabilirim.Bunu hep yapıyoruz.Uzak kaldığımız duygulardan korkup sustuğumuz, sustuklarımızın farkına varabilmeleri ümidi ile sustuk.Neden bu kadar çok korktuk.Bize ait olan kelimelerin gölgesinden kaçar olduk.Hepimizin ilk kullandığı kelime hemen hemen aynı iken, veda sözcüklerimiz niye farklı?

Acıların hatta gözyaşlarının ölçütü nedir? Tartabilmek mümkün müdür kocaman gülüşlerimizi.Aşkına yıllar sonra karşılık bulan bireyin avuçlarında 500 gram mutluluk varken her şeyi bir kenarda bırakıp gitmek zorunda olanın ise avuçlarında 500 gram çaresizlik olsa, elleri bağlı duyguları nereye kondurmalıyız.Birinin varlığı ile yokluğu arasında kalmak ok gibi kalbimizin tam merkezine saplanıyor ise yerkabuğundan magmaya düştüğümüz boşluğu hangi sıfatla tanımlarız?

Yazın ortasında kış yaşatan, güneşlenirken üzerine karlar serpen, içtiğin buz gibi suyun bademciklerinde donup kalmasına sebep olan acıların artık dırı dıt diye duyulan saçma bir bildirim sesiyle gerçekleşmesiydi esasen ruh coğrafyamızın iklimini bozan.

İçine at-ma! Gözünden düşür ne varsa, düştüğü yerde paramparça olsun.Sana yazılmış bir ecel var bunu ikinci öznelerin değiştirmesine izin verme.Dünya değişir, insanlar her nefes alışında güncellenir.
Sana özel olan şeyleri duvarlara vur at, sana senden başka bir hayat bırakma.Önce bildirimlerin azalır, kendini kısa bir süre sorgular belki afallarsın.Kırıldığın tüm duyguları atamasan bile sakla koy içine.Bir başınalığı öğren.

Dünyaları vermek istedin değil mi, farkında mısın sadece bir dünya var! Bir tane dünyayı vermek istediğin o kalp seni kendi dünyasına sığdırmadı, buna çaba bile göstermedi. Neden diye sorma,sığamadın onun bir tek aldığı nefese.Bitecek dediğin her gecenin ertesinde yeniden başa sardın.Pekala devam et eline ne geçecek? Senin yolun açık olsun diye iyi dileklerde bulunduğun her kim varsa yolunu çok güzel bir şekilde buldu.Sen belki u dönüşü yapar diye beklemekten yerinde saydın..Zor değil mi böylesi, gökyüzü bile tanıdık gelmiyor, her merhaba sana artık çok yabancı ve uzak..Ne de olsa merhabalar gün geliyor bir elvedaya dönüşüyor.Sorun yok.Derin bir nefes al şimdi en yakınında olan herhangi bir şeyi al ve fırlat.Yıkılsın, kırılsın ne varsa.Senin acından daha kıymetli değil oysa..Evin ve sen yalnızlık içinde kaldığınızda sönmüş sokak lambaları bir bir yanmaya başlayacak.İnan..
Dili olmayan gönlüne bir özür borçlusun, başka da senin alacak verecek hesabın yok.Vicdanın beyaz kalsın.Sen iyiydin, en az herkes kadar iyiydin hem de.

Burası çok karanlık, bu karanlıkta senin görmediğin, asla baş edemeyeceğin milyonlarca duygu var ve hepsi çok acı.Hayatında ki sorunlara karşı her zaman bir çözüm var.Zamandan medet umma sakın.O asla hiçbir şeyi çözmez, eğer ona bırakırsan.Yaralarının zamanı sen ol.

Uykuların kaçıyorsa bırak gökyüzünde izleyecek çok fazla parlak duygular var illa bir şeylere sahipleneceksen yıldızları sev, gündüzleri gögüsünün tam üzerine bir yük konuyorsa çık dışarı omuz hizana bakma asla hemen kafanı yukarı kaldır güneş gözlerini kamaştırsın.Bazen çok kızarsan eğer bir süre gözlerini yum, görebildiğine şükret.Ardından bir takım karşılaşacağın sorunlara da aynı bu şekilde yaklaş.Görme, her şeyi görüp bilmek hissetmek zorunda değilsin.Sen sineye çektikce kaybettiğini düşünüyorsan yanıldın, bir kere ruhunu yaralamadın.Hayal dünyamızda ruh beyaz ve saydamdır değil mi? İzin ver hayallerimizdeki gibi kalsın.İçinden bütün acılar, şehirler, vedalar ve kaybedişlerin geçip gitsin.Biz saydam kalalım..

Aşinaydık sözde fakat neye aşina olduğumuzu ortaya çıkaramadık.Olsun onun da sırası gelecek.Sonsuz neşeli vakitlerin içinde kahkahalara boğulacağız.Elbette hep beyaz kalmayacağız, bu kadar kirli beyaz hayatlar varken, kusacağız nefretimizi ve acımızı.Aşina olduğumuz tek bir şey var artık her acının üstesinden yalnız başına geleceksin çünkü biz yalnız bile değiliz.

Gözümüzde canlanan o koskoca mazilerin plağı çizilsin, efkarımız birikmeden, sitem etmeden eğlenelim kendi başımıza neşemiz bize ve sevdiklerimize yetsin, yetiyormuş çünkü.

Ben bütün bu karmaşık duyguları günlerdir ruh halime göre uygun bulmadığım atladığım bilindik şarkılara borçluyum.Bilmem bu durum size aşina mı ?