Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Wednesday, April 29, 2015

Farkındalık

Uzunca bir süredir hareketsiz kalıp gözlem yapıyordum.Kendimi durdurup etrafımda hareketli kalan her şeyi tüm dikkatimle izledim ve inceledim.Ben durdum ve geri kalan her şey tüm hızıyla akmaya devam etti.Zaman hakkında kafa yürütmeyi bıraktım bu sırada.Işıkları söndürüp son ses müziğin içinde sahip olduğum tüm duyularımı açtım.Ben de oradaydım..

Işıklar aynı. insanlar, adları dışında aynı. içkiler ve hatta üzülerek söylüyorum çalan şarkıların sırası bile aynı.Gözüme ilişen her insan aynıydı.Her biri dikkatleri üzerine çekmeye çalışıyorlardı.Hepsinde aşırı stil sahibi olmaya çalışan nereyi açsam daha çok gözler beni fark eder gayesi, hep aynı.Mekana gelmeden önce bin bir parça kıyafet değiştirip hangisini giysem daha farklı olurum düşüncesi kovalayan özel okul kızları.
Erkeklerin de kafam kadar tokası ile markalarını ispatlamaya çalıştıkları vazgeçilmez aksesuarları olan iğrenç kemerleri, vücutlarına yapışan gömlekleri ile tüm sene boyunca ıkına ıkına yaptıkları vücutları ile kasım kasım kasılmaları.Aynı sözler. aynı espiriler(tabi birbirinizi duyabiliyorsanız).aynı aptallar, yalama gibi bele kadar düşen platin saçlar.aynı badigardlar.aynı yavşaklar,hobit gibi kızları at gibi yapan ince topuklar.Kafamı ne tarafa çevirsem hepsi oradalar.Bir an içimden dj kabinine çıkıp önce kızlara doğru yönelip "bokum gibi olmuşsunuz" demek istedim ardından gözleri sürekli karşı cinsi kesen erkeklere dönüp "janti gibi olmaya çalışırken godoş olmuşsunuz" demek istedim. fakat tabii bunu yapabilecek özgüvene henüz erişememiştim.
İğrendim, nefret ettim, kanım dondu olanları ayık kafayla takip ederken.Kimsenin oraya gerçekten eğlenmek ve arkadaşları ile olmak için gelmediğini gördüm.Erkeklerin uçkuruna düşkün bu "gece buradan bana bir iş çıkar mı? birini götürür müyüm? bi kere verir mi?" diye etrafa bakan gözleri, kızların zengin erkek ve loca kovalamaları.Sadece götünün hemen altında biten bir etekle bu popüler olmaya çalışmaları ve popüler olmayı çok yanlış anlamaları.Dişiliğin getirdiği kozları son raddesine kadar kullanmaları gerçekten itici.Üzülerek belirtmeliyim ki böyle ortamların yaş ortalaması da gün geçtikçe düşüyordu.15 yaşında henüz daha lise öğrencisi olan bir kızın vakti zamanında kollarımda alkol komasına girmişliğine tanıklığım var.Yadırgamıyorum yanlış anlamayın kalpten üzülüyorum.Ailesi tarafından cüzdanı şişirilmiş erkeklerin peşlerinden sürüklenip gitmelerine cidden üzülüyorum.Bir anlık gençlik kanıyla popüler olayım derken işin hızını kaçırıp ortamın orospusu olduklarını umarım hepsi geç olmadan idrak edebilirler.Gerçekten eminim ki en azından bir çoğu özünde çok saf kalpli iyi kızlardır.Bir de bunun kızlar tuvaleti kısmı var gece hayatının tam anlamıyla "perde arkası" yerlerde sürüneni, kendi kusmuğunda boğulanı, gecenin kritiğini yapmak için en yakın kız arkadaşını tutup getiren cicişler, evde yaptığı kalıp gibi makyajla yetinmeyip üzerine bir kat daha boya badana çekeni, coco chanellerin the one kokusu ile birbirine karıştığı kızlar tuvaleti..her sene bir öncekinden daha kötüye gidiyordu bu tarz ortamlar, gördüm.Peki ya erkekler? Orada mevcut olan erkeklerin çoğu sevmek nedir bilmiyorlar.Birini bacakları daha güzel diye daha çok seviyorlar,kendi aralarında onlardan bir haber olan zavallı kızın gögüslerini paylaşıyorlar yahut gözleri renkli değil diye daha az seviyorlar.Yanlarına bir süs arıyorlar, üzerine tam uyacak bir pantolon gibi. Arkadaş ortamlarında, Instagram hesaplarında, kafelerde, “Vay be yanındakine bak”  desinler istiyorlar.En yakın,birbirlerine kardeşim biladerim diye seslenen o arkadaşlar özünde birbirlerini çekemiyorlar.Sırf birinin arabası diğerinden daha lüks olduğu için.Birbirlerinden eksik kalmamak için içlerinden bir tanesi bu hafta da loca yapalım dediğinde kimse hayır demiyor gerekirse ailelerini karşılarına alıyorlar, limitlerini zorluyorlar o hafta yeniden loca tutuyorlar.Ve sen hazıra konan lüks araba düşkünü,locaların demirbaşı esas kız o kucağına oturduğun hiçbir erkek aslında sana değer vermiyor sadece localarını seninle süslüyor.Seninle sadece gece mekana gideceklerinde irtibata geçiyorlar çünkü sen onların gündüz ayık kafayla yanlarında taşıyacakları kriterdeki prenses kızlardan değilsin.Bu tip erkeklerin sizin gibi kızlarla hunharca eğlenip kütüphanede sabahlayan kızlarla evlendiklerini idrak edebilmenizi diliyor ve başarılarınızın devamını bekliyorum..

Daha söyleyecek çok şey vardı içimden yazdığım yazıda ama şu an hatırlamıyorum, en iyisi burada bırakmak. Kimseyi yadırgadığım için bunları söylemedim, herkesin yaşam tarzına sonsuz saygım ve değerim var sadece belki bazılarınıza kırmızı ışık yakar bu söylediklerim ve siz de bir anda olsa durup bir dinlenirsiniz diye bahsettim.

ha tabii ya unutmadan bir de,

Sabah eve döndüğünde, saçlarına hatta sütyenine bile sinmiş leş gibi sigara kokusunda yeni başlayan günü başlamadan bitirmek üzere uykuya dalıyorsun.Akşama doğru uyandığında önce yatağının ucunda oturup yüzünü ellerinin arasına alıp kendine gelmeye çalışıyorsun.Bünyen sağlam değilse müthiş bir baş ağrısı seni bekliyor oluyor.Rimelin hafif akmış ve dağılmış bir yüz, gecesinden sahip olduğun güzellikten eser yok, sigaradan yanan bir gırtlak,boş yere bir hiç uğruna savrulup gitmiş tonlarca para ve boş bir cüzdan.Tabi bu anlattığım betimleme gece şansın yaver gitmişse gerçekleşir.İpin ucunu kaçırıp loser olduysan hiç beklenmedik bir şekilde,bilmediğin bir yerde de uyanabilirsin.

sizi başka türlü gündüz gözüyle göremez miyim? ne bileyim niye alkole bayacağımız parayla Beymen'e gidip Cafe de Paris yemiyoruz? ardından bir türk kahvesiyle doyasıya sohbet edip siyaset tartışmak gelecek planlardan bahsetmek de güzel bir sosyalleşme yöntemi bence. hangover kafası yüzünden akşama kadar uyumak yerine niye erkenden uyanıp Urla da kahvaltı için buluşmuyoruz? Ara sokaklardaki salaş meyhanelerde akşam vakti buluşup rakı-balık yaparken daha çok biz oluyoruz sanki.Saat gece yarısına vurmadan evine girip duşunu alıp bol kazağın ve taytınla daha mutlusun,ailen daha huzurlu,vicdanın rahat; pijamalarının içinde tepende topladığın saçlarınla daha çok sensin aslında.Tüm pazar akşamdan kalma uyumak yerine sevgilinle,sevdiklerinle buluşup sahilde yürüyebilirsin mesela.Elbette yine çıkarsın gece dışarı o da hızını bildiğin sürece güzel yaşanması gereken bir tecrübe fakat sözüm size ortam kovalayan arkadaşlar bunu her hafta yapmanın luzmu yokmuş ben gördüm.

kendini kabullen artık.

Ben iyiyim, hayatın daha iyiye gideceği günleri bekliyorum, Allah'a dua ediyorum; iyiliğimiz, sağlığımız, huzurumuz için.Kalbinizden öpüyorum kendinize saygı duymanız dileğiyle,

Hoşcakalın.



Saturday, April 4, 2015

Yaptığın her şeyin boşuna olduğunu bile bile uğraştığın zamanlar




bu kez "işte şimdi oldu" dedim.
ben bu kez çok yaklaşmıştım.
her şey benim kafamdaki kadardı.
her şey benim hissettiğim ve benim bildiğim kadardı
aptalcaydı.
içinde bulunduğun ruh halini tanımlayabiliyorsan, bu mutsuzluk demek bile olsa, tam arada olmaktan iyidir sanırım. Çünkü insanın iyi olabilmesi için önce kötü olup olmadığını bilmesi gerekiyor ve bomboş hissetmek bundan sonra iyi olup olamayacağına dair bir fikir vermiyor. 
bunu nasıl anlatabilirim tam bilmiyorum. Hani çok sevdiğin biriyle dışarı çıkarsın ve normalde içebilme sınırın 8 birayken daha ilkinde kafa olursun ya, bi paniğe kapılırsın; hayır ya bugünü böyle saçma bir şeyle harcayamam. Biraz buna benziyor. Bazı sabahlar kalkıyorum ve hayır ya diyorum, bugün bu kadar mutsuzluğu kaldıramam diyorum.
bu hayal ile iki haftadır istikrarlı olarak yaptığım tek şeyin beklemek olduğuna karar verdim. Başlarda sadece sınavlar bitsin diye bekliyordum ki bu beni zinde tutuyordu. Her şeyi buna fikslemiştim ve asla bitmeyen sınavlar beni sürekli umutla beklemeye itiyordu. Kafam bunlarla meşgulken diğer her şeyle daha az ilgileniyorum o yüzden ben de daha fazla beklemeye başladım. Sabah olmasını, derse gitmeyi, dersin bitmesini, yemek yemeyi, en çok akşam yemeğini, uyumayı, sabah olmasını, sınava girmeyi. Beklediğim şeyler zaten gerçekleşeceğinden, bittiğinde ki minik rahatlama duygusunu bekliyordum aslında en çok, biliyorum. Ama bazen, belki de artık bu oyundan da sıkıldığımdan boşluğa düşüyordum, düşüyorum. Bazen o kısacık rahatlama yetmiyor ve eee artık nolacak diye bakıyorum etrafa. Hevesle beklediğim ve istediğim bir şey yok. Olanlar ise artık beni mutlu etmeye yetmiyor. O kadar bomboş hissediyorum ki, gerçekten üzüldüğüm halde söylemeye değmeyeceğine inandım. Aşırı derecede kırgınım ve bu bazen beni agresif olmaya itmekle beraber genel olarak bomboş ve hatta bombok hissettiriyor. Geçsin diye bekliyorum, ironik aslında, geçmiyor. Gerçekten bir şeyler anlatmak istediğimde de bundan konuşacağımı bildiğim için bir kişi hariç kimseyle konuşmamaya başladım. Ama artık bu şekilde yürümediğinin de farkındayım. Yapmam gereken tek şey kendimi toparlayıp daha da kapalı hale gelmek. Saçma gelecek belki ama, daha az konuşmayı beklemek.
çünkü tanrı zaten tüm sahip olduğum beyin gücümle yeterince alay ediyorken, onun yarattığı kullarına bu fırsatı vermek istemiyorum.

bir daha hiçbir şeyi tüm kalbimle istemeyeceğim.
ben bir daha hiçbir şey için beklenti içine girmeyeceğim.