Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Monday, October 20, 2014

Yeniden






Bazı dönemlerde hayatımızdan gidenler olur, başka tercihler yaparlar.Belki hiç gitmek istemezler ama kalamazlar da.Gidenin arkasında kalandır esas olan mesele.Giden birinin en çok sesini özleriz.Anımsamak için beynimizin içinde merdivenlerden ikişer ikişer çıkarız.Giden biri sizden tamamen gitmez bazen.Bunu sonra anlarsınız.Eğer şansınız varsa size geri döndüğünde.Fazla uzaklaşmadığını anlar ve o yokken yaşadığınız acıları, devirdiğiniz kadehleri bir anda yakıp söndürürsünüz.Bazense gideni geri getirmek sizin elinizdedir.Kader değiştirebilir bir yazıdır.Hayat sırrını asla açık etmez.At gözlüklerimizi gözümüzden çıkarıp kalbimizin sesini dinleyebilmeliyiz.Zamanı durdurup giden birine yeniden ulaşmaktır gerçek sevgi.Her zaman bir yerlerde beklenen biri olduğunuzu unutmayın lütfen.Geç olmadan sevin, sevilin.Sizi severken giden biri varsa ona adım atın.Velhasıl sonra büyük pişmanlıklar yaşayabilirsiniz.

Bir aydan uzun süredir düşünüyordum.Birkaç gün önce “ayakları yere basan biriyle ayakları yere basan bir ilişki istiyorum” cümlesini kurdum. Peki neden buna göre davranmıyorum? İnsanın hayatta en çok kendine güvenmemesi başına gelebilecek en kötü şeylerden biri bence. Çünkü içgüdüsel olarak kendi vereceği tepkiyi bekliyor karşıdaki kişiden.Çok üzüldüm, sevgim belki azaldı, tartıştım, ağladım, geri döndüm, bıraktım. İnsanlık hali işte, mesafelerin devrede olduğu ilişkiler zordur. Ama sana her zaman saygılı davranmış bir insan senin için hep değerlidir. Ben de bazı insanların içinde böyle bir yerde olduğumu umuyorum. Bu biraz da yaşanan onca şeyin boşa gitmemesini istemekten kaynaklı sanırım.Bekledim tam 3 yıl boyunca.Başkalarını gördüm ama hissetmedim, yaşamadım sadece gördüm.Giden birinde bulduğum en yüzeysel noktayı bile yeni gelen birinde aradım.Bulamadım.İnandım.Geleceğine inandım.Çünkü bazı gidenler, giderken ardından kapıyı aralıkta bırakıp giderler.Sırf geri dönebilmek için.Unutuldum ama şuan hatırlandım.Bir mesajımla yeniden doğdum.Birlikte büyümek istediğim o adamın yanında buldum bir anda kendimi.Sahiden de giderken kapıyı kapatmamış.Selam verdim "hoşgeldin" dedi.Birilerinin aklında iyi kalmak ne güzel şey. Ve birilerinin aklında iyi kalması.

Virajsız bir yola giriyorum artık.Kendi yolumda kendi hızımdayım.Direksiyonu kimseye kaptırmayacağım bu defa.Sağ koltuk ise dolu,doldu.Tamamlandım.Beni hiçbir zaman eksik bırakmayacak o adamın her sorusunun cevabı benim.Benim olan benim kalacaktır.Babam, abim, dostum, arkadaşım her şeyim.En büyük desteğim.Sen en hoşgelensin.Bakkala giderken bile beni yanına al.Gözkapaklarında taşı beni.


Şimdi müsadenizle aranızdan çekiliyorum

Saturday, October 11, 2014

Sırılsıklam


Bu aralar etrafımdaki insanlarla ilişkilerimde pek sorun olmaması, kimseye çok yakın durmamamdan kaynaklanıyor da olabilir. Belli bir mesafe iyi gibi oluyor bazı insanlarla.

Denize girmezsen ıslanmazsın.

Ne zaman yüzeyden gitmeye karar verdiğimi hatırlıyorum. Derinlerde olma fikri hoşuma gitmemişti. Anlıyorum.

Mesela yüzeyde hissetmeyi seviyorum. Aşk değil sevgi. Öfke değil, sadece görünce gıcık olmak ve sonra unutmak. Koşmak değil yürümek. Her zaman böyleydim, bu aralar ise değişimi insanı tehdit etme ihtimali olan bir şey olarak görüyorum sanırım. Hayatta kalma içgüdüsünün doğal sonucudur hayvanlarda, eski çağ insanlarında, bizde. Ben anladım, ben içgüdülerime dönmüşüm. Temel ihtiyaçlarımı karşılayabildiğim sürece iyi olduğumu görmüşüm.

Ne zaman “Aşk olmazsa aşk acısı da olmaz ” diye düşündüğümü hatırlıyorum.


Umursamıyormuş gibi davranıp her hareketini özenle izlediğimiz insanlar var.Oysa ki onlar istedikten sonra bizi arayabilirlerdi. Hatırımızı sual edip sorabilirdi. Öyle olmuyor elbette. Senin üzerinden yakın bir arkadaşı ile lafını geçiştiriyor sadece. Onlar için bu bile fazla.

Benim sorup soruşturacağım kimsem yok, kimseye ondan bahsetmiyorum da. Bahsedecek geçerli ne bir geçmişim ne de bir nedenim var çünkü. Yarım kalmış bir nefes sadece. Ne çıkıp havaya karışacak ne de ciğerlerimde birikecek. Geçmişi kördüğüm yaptığımda söküklerinden hep o çıkıyor.


Kışın ortasında denize girmiş gibiyim.





Monday, October 6, 2014

Robin Hood

Sen hangi yılın baharısın, sonum musun ilkim misin?
Bazen rüyalarımda beni yeşertiyorsun
Uçurtmalar doluyor kucağıma
Sen doluyorsun yıldızlı gecelerime
Bazen yapraklarım sararıyor sana
Üzerimden bulut gibi geçip gidiyorsun,
Ardından yağmurlar, fırtınalar kopuyor
Sen hangi güzün düşen yaprağısın?
Duydum,
Sen şimdi başka ruhların 'özgürlüğüsün..




Ne kadar istersem o kadar olmuyor.Ne kadar düşlesem hafızam inatla unutuyor.
Bir kaç söz okudum Ceyhun Yılmaz dan sana dair,

"Gelmeyecek birini beklemek, korur seni herkesten
  Hediyesi yalnızlık…Tabi dayanabilirsen”

Hiç gelmemişken benden gidişin var bende, sana ait.Onu sana vermek istiyorum.Yükümü hafifletmek bencilce senin üzerine silkelenmek istiyorum.İçip içip kapına kusup ardından kaçmak istiyorum.Yağmur olup yollarına yağmak istiyorum.Seninle kurduğum düşlerimi baloncuk yapıp patlatmalıyım.Senin benimle kurduğun hayalleri bir başkasıyla yaşıyorken ben senin güneşin olup dağının yamaçlarında ayamam.Bu acı fazla gerçekmiş.Daha ağır yüklerim varken bu hiç iyi gelmedi bana.Sana iyi gelen beni bitiriyordu senden habersiz.Günlük telaşlarım bile seni bana unutturmuyorken, sen nasıl olurda kendini benden bi-haber kılabiliyorsun?

Bazı duyguların insanı normalde olmadığı biri haline getirdiği gerçeği var. Bazen, elde ettiğin şeyi kaybetmemek için bambaşka biri olabiliyorsun. Bazen de elde edemediğin bir şeyi kaybetmemek için farklılaşabiliyorsun. Çok garip mesela, artık uzun uzun yazmak ve kendimi açıklamak istemiyordum. Şimdi dağılan parçalarımı toplama isteği dışında bir şey hissedemiyorum. Bölünüyorum, binbir yerden ve binbir şekilde. Seviyorum ve ölüyorum sanıyorum, vazgeçmeye çalışıyorum ve kendimi gömmeye çalıştığımı düşünüyorum. Bunların hepsi tek bir kişi için, tek bir kişi yüzünden oluyor. Aynaya bakıp da kendimi tanıyamadığım zamanlar çok olmuştu, şu an yaptıklarımı da tanıyamıyorum. Sınırım yok. Kendimi şu kapıdan çıkıp alkol komasına sokmamam için bir sebep yok. Kendimi olmadık yerlerde bulmak, kendimi üzmemek için bir sebebim yok. Çünkü normal yaşayamıyorum, hiçbir duyguyu önce hazmedip sonra kendi içimde normalleştiremiyorum, her şey ama her şey uçlarda olmalı benimleyken. Sanki her şeyi en çok ben hissediyorum ve sanki her şeyi sadece ben hissediyorum. Böyle olmamalıydı ve böyle hiç olmamalıydı, çünkü yine her şeyi abarttım, her şey yolunda giderken bari, ben iyi hissetmeliydim. Hissedemiyorum. Hiç benim bile olmamış birini kaybedeceğim diye artık kendim gibi hissedemiyorum.