Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Monday, October 31, 2016

Umutlu Vaka*




Her şey bitti dediğin zamanların olur,
Çok çok geriye gittiğin zamanlar da bu sıralarda sıklaşır,
Gözyaşların isyanınla savaşırken,
Geçmişin geleceğin ile karşı karşıya kalır
ve sen yine tam aradasın değil mi?
Bitti mi şimdi yoksa hala devam edebilecek ufak bir his köşede sıkışmış mı?
Kafanı en yakın bir duvara dayarsın, yastıklara bulaşmazsın
Yastıklarda şevkat bulacaksın ama senin ihtiyacın olan güçtür
Nefesin duvarın soğuk çerçevesinden tokat gibi geri yüzüne çarpar

Üzerine beton dökülmüşcesine hissizleşmek ve sabit kalmak istersin
Odalarda yüzen ışık bile seni rahatsız etmez
Pencereden giren sonbahar ayazı üşütmez
Ses ayarını sağa doğru kaydırabileceğin bir müziğe bile ihtiyacın kalmaz
Anlayacağın hiçbir koşul üzerinde iz bırakmaz
O halde bitti..
Neden bitti?
-çünkü seni mutlu eden çok az şeye sahipsin,
zavallı duygular nasıl da alenen tükeniveriyor.
Bitmesine izin vermemeliydim diye kendine kızıyorsun şimdi de
Öfke ve mutsuzluk denizinde çırpınıp duruyorsun
Durum böyleyken yüksek sesle ağlayamıyorsun da
-gerçekten çok acı, sahiden bitti galiba..


Hazır bitti diyorken, sahte mimikleri de şu köşede bırakalım
İç duyguları yansıtamamak bir süre sonra bedende kasılmalara neden oluyor.
Bittiyse dış dünyaya karşı bir ilgin kalmamış olması gerekiyor
Bitsin öyleyse..
Önce kafandakileri sonra hayallerini hepsinin ardından kendini bitirirsin 
Bitmek ile azalmak aynı şey değildir
Kendine biterken yedek bir can bırakmalısın,
Hayat bu bugün ayakların gerisin geriye gidiyorken,
Yarın kanatlanıp uçabilirsin.
Hislerin dengede kalsın
Bana güven her duygu bir gün ruhumuza lazım oluyor.
Sırf yeniden başlamak için bile tamamen bitirme
Kesip attığın şey bir ağacın dalı değil yenisi çıkmaz
Acılar da bize kazançtır, kaybettiğin her şeyin izi üzerinde kalsın
O senin gurur kefenin

Kolayca silip atabilen insanlar gerçekten kalpten kötü insanlardır
Kötü olmalarını da birine borçlu değillerdir
Kalbini katı bir şekilde tutabilmeyi herkes beceremez
Üzdüler diye üzmen tamamen bencillik tanımıdır.
Sürekli kaybediyorum diye bitirmen acizliktir
Acılarını önüne siper etmen ise seni asla bir yere getirmez, kimse sana acımaz ve üzülmez.Siperinin seni koruyacağını düşünüyorsan sen elinde gözyaşlarınla ıslanmış, sümüklü bir mendil tutuyorsun ve onlar seninle kendi aralarında alay ediyorlar.
Şimdi bir daha düşün sahiden bitti mi?
Bitmesi senin için en doğrusu mu?
Eğer hala kararlıysan ben sana bir başlık koyayım
Sen bu duruma bitti diyorsun ben de vazgeçtin
ve vazgeçebilen insanlar bu kürede hiçbir yere tutunamazlar

Sana bir sır vereyim, "bitti" dedikten hemen sonra kısa bir süre evreni dinle
Eminim sesini duyup seni olduğun yerden kaldırabilecek bir güç vardır.

Kendine ve hayata bir anlam tanı.
Bulutların hareketini bile önemse, bir sabah da uyandığında -neden diye kendini sorgulama.Bir kere de uyanınca odana sızan güneşi sorgula.Düşün bulunduğun konum için aslında o kadar kıymetlisin ki güneş bile hala sana bir umut diye doğuyor.

Son olarak görebileceğin her yere aynı şeyi yaz "DENGEDE KAL!" 
Çünkü artık iyi kalmak değil dengede ve yerli yerinde kalabilmek ruhumuzu besliyor.Ne yaparsan yap iyi kalmayı süreklilik haline getiremezsin.Çevresel etkiler sürekli yörüngende dönüyor.Dengede kalırsan şartlar ne olursa olsun en hafif şekilde bulunduğun durumu atlatabilirsin.Şimdi istersen bitti diyerek köşene çekilebilirsin ya da kendine bir söz verip kaldığın yerden devam da edebilirsin.Her insan kendi seçimini yapar, bazıları ise bu seçimlere alternatif sunar.Dengeli geceler :) !

Saturday, October 15, 2016

Kişisel Erişim Noktası:1 Bağlantı























Kullanmadığımız şeyler çoğunlukla yeri geliyor ve kıymete biniyor.Kıymet 
bilmek de bir kıymettir aslında değil mi? Yapı olarak ne çok keşkelerimiz var oysa, her birinin temeli kıymet bilememe ve değerlendirememe hasarından doğuyor.Benim en büyük dileğimdir hep; Allah kimseyi pişmanlıkları ile sınamasın.Çünkü pişmanlık bir çeşit ex- neticesidir.Sadece geride bırakılıp gidilen sevgili ex- olarak kalmıyor.Ex işte tıp dilinde öldü ve gitti diye de tanımlanabilir.Hatta güneş tam olarak buradan doğmaktadır.Giden biri de olsa ölen biri de olsa artık varlıklarıyla karşılaşamayacağımızı bildiğimiz şeyler her zaman kaybettikten sonra anlam kazanıyor.Yani sen onu belki çok seviyorsun, hatta pencerende farketmediğin fakat severek aldığın kurumuş çiçeği hala önemsiyorsun ama üzerine toprak attığın, geçmiş olsun dileklerini birer birer karşıladığın zaman esas sevdiğini anlıyorsun.Yıllarca doğruluğundan emin olduğun bir şeyin aslında a'dan z'ye yanlış olduğunu öğrenmen gibi..Alfabe bile random bir dizilişe sahip aslında.Öyle çok da detaycı kalmanın önemi yok.

Kafana yerleştirdiğin soru işaretlerinin yoğunluk ve miktarını arttırdıkca kamburun çıkmaya başlıyor.Her şeyi garipsemek ne kadar sağlıklı bir zihin belirtisidir? Sorgulamadan da yaşayabilir miydik? Sorguların ardı kesilmiyor, sorgular sadece soluğunu kesiyor ve sitemlerin başlıyor.Demek istediğim sürekli bir isyan oturuşu.Sincan duruşumuzda bile bir sitem var..

Şarkılar söyleniyor ve dinleniyor.Bu şarkılar 4.5 milyar yıldır söylenip dinleniyorsa bulunduğumuz durumda aman aman vahim bir durum yok.Samanyoluna doğru öyle gelişi güzel uzansak mesela yine Sezen Aksu dinler miydik? Demek istediğim Sezenden akan cümlelerde kendimizi bulmamız için illa iç içe mi yaşamamız gerekiyor? Örneğin, seni evet seni işte sen orda ki başkasına bakma karşımda şuan sen varsın kimin üzerinden örnek vereceğim başka.Ne diyorduk? -hah! seni 1997 de Cassini ile Satürne doğru fırlatsaydık orada geçirdiğin süre zarfında dinlemek için yanına 90'lar türkçe pop kasetini alır mıydın mesela? yoksa sevdiklerine biraz daha yakın kalmak için Mars Express i mi tercih ederdin? Biraz daha ayaklarımızı yere basmamız gerekirse yörüngeden bir adım daha öteye gitmeyen teleskop Hubble mı olmak isterdin? Hubble olsan arada bir bize doğru  merceklerini çevirip fotograflarımızı çekip duygulanır mıydın? Ben bütün bunları neden saçmaladım biliyor musun? Kamburum biraz incelmiş onu yükseltmek için.Tabi ki kambur meselesi değil.Ben ardıma bile bakmadan giderdim giderken de yanıma bütün müzik arşivimi alırdım.Ben böylesi bir an bile duraksayıp acaba demeden gidebilme potansiyelimi hangi düşüşümde kazandım? Bu konu da yalnız mıyım yoksa valla tam da benim gece yastığa kafamı koyduğumda hayal ettiğim şeyi dile getirdin mi diyorsunuz?
Böyle duygular ve anlık kurgulanmış hayaller beni ürkütüyor.Bu acımasız ve bencil olma meselesi değil oysa.Tamamen kaybedecek hiçbir şeyin kalmamasından geçen doğruluk.Buraya "dünyalılardan iğreniyorum" diye not düşüp gitmek isterdim fakat diğer boyuttakilere de pek güvenemiyorum.Allah biliyor da beni katı küreye doğru sürüklüyormuş meğerse.Hiç ummazdım ama beni durduk yere yerle bir etti.İnanılacak gibi değil, deyim olan yerle bir olmak da değil.Tamamen kelime kelime kodlanan anlamları ile alenen yerle bir oldum.

Şimdi nasıl özetlesem de gitsem diye düşünüyorum.Ana metin aslına bakılırsa;
var gücünle birilerine kendini ifade etmen, anlatman, yazman, dinlemen, dertleşme arzuların yaşadığın hiçbir acına telafi olmuyor.Çaldığın kapıların eşiğine gidene kadar onların senin için destek olacağını düşünüyorsun fakat açılan kapılar sana hep köstek oluyor.Yörünge olarak tek olma anlayışını kavrayamadık ne yazık ki.Bir şeyin kıymetini de kaybettikten sonra anlıyorsan, zihninin sana pişmanlık yaşatmasına izin verme!O an kaybetmen şimdi ise kıymetini bilmen gerekiyormuş.Her şeyi basite indirgemek lazım.Düz olaylar düz çözümler üretmek bize zaman kazandırır.Hayatınızda takvimi değil bir ışık demetini referans olarak alın.Doya doya kaybedin ve kazanın.Ne de olsa bundan sonra geri kalan her şey 1 ve 0 üzerinden ilerleyecek.

Monday, October 3, 2016

Ders k'arası

Hayat ne tarafından bakarsan bak bir şekilde acıtıyor değil mi? Ne şanslısınız. Beni sağlı sollu yakıyor, kanatıyor ve durmadan acıtıyor. Ama kalkıp da acıyor demiyorum, kaçıyorum.

Hayat hala benden çok büyük ve daha olgunken neden yıllanmış şarap gibi rafımda beklemeye alınmış hissi yaşıyorum.Umutlarımla endişelerim ne zamandan beri aynı çizgi üzerinde koşmaya başladı? Her şey bunkadar normal gibi görünürken neden bir o kadar da kompleks? Düz yaşamak isterken kendimi hayatımın operatörü yapmamın bir anlamı var mı? Her şeyi akışına bıraksam su gibi yolunu bulur mu? Ben ne zaman bir şeyleri akışına bıraksam doğrultusundan sapıp farklı koordinatlarda son buluyorlar.Mesele bir şeyleri hem akışına bırakıp hem de kontrol altında tutabilmekmiş.Aa siz yeni mi geldiniz, buyrun geçin ben de yeni geldim sayılır.Bir bardak soğuk su ve kalpten çekilen derin nefesin işe yaramadığı problem yoktur.Gelin biraz oturup sakin kalmaya çalışalım.Sonra taşikardi diye gidip panik atak çıkıyoruz o odalardan.Küçüğüz be!!Çok küçük hem de.En küçük atomlarımızı keşfedip orada sıkışmışız.İçerisi çok radyal nasıl çıkacağız buradan? -sabırla..

Öyle böyle geldik ders arası yapcak bir şey bulamadık, baktık uzun zamandır şeref vermedik iki kelime huzurlarınıza karaladık.
Şu sıralar kadere değil de makale sayfalarına karalamam benim için daha verimli olacak gibi.Mazur görün ben de affınıza sığanayım hoş sığınacak pek bir şeyim de yok ama memnunum.Bak hayat gerçekten çok zor ama hala çekilebilir bir yanı var diye düşünüyorum velhasıl ne diyecektim;

Ben sen dinlersin diye anlatmaya geldim.
Sen dinlemezsin diye anlatmak için kendime başka bir yol buldum.
Bu sırada hem dinlemedin hem de gittin.
E bana da müsade artık
Ders arkeojeofizik
O ne ki?
İnan ben de bilmiyorum çimento niyetine aldım