Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, March 15, 2013

Dümdüz Olmak






Aslında bu sayfada kendimden bir şey anlatmayacaktım ama bu kez bir istisna olsun dediğim sonra yine tamamen kişiselleştiğim gece yine.. Sonra silmek icap edecek belki.
Çünkü uykusuzlukla gidip uyuyamamak, açlıkla bir şey yiyememek arası o tuhaf haldeyim yine. 
Yaşamın “durdur” tuşunu kullanmak bazen. Şımarıklık da var tabii biraz, olmasın mı o kadar hakkımız da? “Çok özleyeceğim” cümlesi yankılanıyor kafamda saatlerdir, sanki geri kalan her şey normalmiş gibi.
Kimi özlüyoruz, ben en çok beni özlüyorum

Bir de pergelin iğne tarafı olamamak var. Bazı ilişkiler çember çiziyor. O iğne olmayan tarafın iğnenin etrafında pervane olup bir şeyler yapmaya çalışması, ama sadece dışta olması. İğnenin hep sabit durması. Ona bir şey olmaması. Güçlü olmak nedir Simge? Güçlü olmak sabit olmak değil midir? 
O hiç değişmeyenler, çok az etkilenenler, ne şanslılar.

Bir arkadaşım demişti ki “Hani diyorlar ya hissiz olmak en kötüsüdür diye, büyük büyük laflar etmeye çalışıyorlar onlar. O acıyı biraz hissettin mi, keşke hissiz olsam diyorsun.” Ben diyorum ki, sessizlik olsa. Kafam sussa. Bir yerlerde ağlasam. Sonra kussam. Kendimi sevsem. Kendimi olduğum gibi kabul etsem. Elimi kalbimin üzerine koysam. Stresi alsak hayatımızdan. Dümdüz olsam.
Hayattan isteğim nedir peki dostlar. Sevgili mi güzel bir not ortalaması mı mutluluktan ölünen günler mi? Hayır hayır. Tek istediğim içimdeki huzur. 
Çünkü bir ip kadar gergin olmak var. Kendini yıpratmak iyi geldi mi sana?

...

Tam da biriyle muhabbetin ortasında konuştuğun şeylerin saçmalığını anlarsın ya, anlattığın şeylerin aslında karşındakinin başına gelebilecek kadar sıradan olduğunu. Sonra en olmadık zamana gitmek istiyorsun. Sadece bir anlamı olsun diye. Bundan 2 ay önce bunu yapmazdım, bunu demezdim, hep sızlanıyorsun. Atlatmanın binlerce yolu varken sen en olmayacak olanını seçiyorsun. İronik olarak, bir anlamı yok bunun. Amacı da yok. Sanırım bir süredir zaman öldürmek dışında bir amacımız yok. Sabahları kendimi kazıdığım yataktan kalkıp 
aralarına karışmaya kendimi zorladığım insanlar var sadece. 
Aradaki zaman, yok. Geçip gidiyor. Olmak istediğin yer, insan duruyor. Zaman geçiyor. İnsanlar geçmiyor

...

 Birileriyle tanışmaktan, yeni ortamlara girmekten ölesiye nefret ederken hayatıma yeni birilerini sokmayı seviyorum. Onların gerçek yüzünü görmediğim o kısacık zaman diliminde ne kadar mükemmel olduklarını düşünüp, kafamda yarattığım halleriyle mutlu olmak da çok hoşuma gidiyor. Zaten bir insanı en çok sevebileceğim nokta da o oluyor, birbirimizi iyi tanımadığımız dönem. İnsanüstü yetenekleri varmış gibi abartıp, muhteşem insanlar haline getiriyorum bir bakıma, sonra ise diğer herkes gibi olduğu ortaya çıkıyor. İster inanın ister inanmayın, her şeyin olduğu gibi insanların da bir süre sonra modası geçiyor, o yeni olmanın getirdiği ilginçliği kaybediyorlar. Sonra da benim bencilliğim başlıyor. 

Hayatımda yeterince insan varken, bana bir şey katmayacak sıradan insanları da hayatımın hiçbir köşesinde istemiyorum.

Çok tuhaf şeyler var. Şu insan dediklerimiz.. Düşüncelerim susuyor yavaş yavaş. “Ben.. çok özleyeceğim” ler galiba azalıyor. Seviyorum demiyoruz artık, redediyoruz sevmeyi..Bunları anlatmak istedim. Sevgim, özlemim, hepsi kafamdan, ağzımdan, gözlerimden, tüm sistemimden çıksın gitsin diye.

 Tek istediğim dümdüz olmak.

3 comments :