Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Wednesday, December 18, 2013

Herkesin farklı farklı bahanelerle bir eli tutmaya ihtiyacı var



Normale dönmek, sadece normal olmayı istemek, herkes gibi birçok şey isteyebilirim ben de; kenarda durmama, yok istemiyorum ben yerimde böylece durayım dememe gerek yok. İyi oldu, ruh sağlığa kavuşuyor. Tüm o kayıp duyguların nereye gittiğini buldum. (Sevgi nereye gitti?) Korkunun olduğu yerde sevgi olmaz.

Garip şeyler oldu,  bunların sebebi sadece üzüntü olamaz. Vücudun kimyası bozulmuştur. (Baba akşam eve geliyor musun bana kinder getiriyor musun?) Yaşadığın şey depresyon bile değil, durmadan çaba göstermek bir şeylere,normal bir şekilde yaşamaya.Canhıraş düzgün nefes almaya çalışmak. Yalnızken onu bile beceremiyorum. Bedenle ruh arasındaki bağın aleyhine işlemesi (Çok kötüyüm-yemek yiyemem, Yemek yiyemiyorum-hala iyi değilim.) Beyin bende çapraz yapıyor. Yalnızım yemeliyim daha çok yemeliyim. Gidip buzdolabına sarılmalıyım.Bu sessizlik çok fazla bu sessizlik çok karanlık.

Düzelmiyor… (Baba balıkyağını 4’ten 2’ye indireyim mi?)

Ruh halleri kötüye giden insanlara davrandığınız biçimlerden nefret ediyorum. Kendimden bahsetmiyorum benim umrumda değildi. Sevmiyorsunuz. Daha kötüsü saygı duymuyorsunuz. Ama sizi bile affediyorum. Ruh halleri kötüye giden insanlara "Bunu böyle düşünme" diyorsunuz, bu insanların düşüncelerinin sağlıklı işlemediğini göremiyorsunuz. (Anneler bu cümleme dahil değil, Annelerinize üzgün görünmemek için her şeyi yapın.) Nasıl ki sen miden bulandığı için düzgün yaşayamıyorsun, bu tip sorunları yaşayan insanlar da evden çıkmayıp yatakta yatmak istiyorlar. Üstelik bunun nasıl geçeceğini bilmiyorlar, mide bulantısı ya da karın ağrısı değil ki geçsin, tarif edilmesi zor bir şey. Düşüncelerinle düşüncelerine müdahale etmen, kısır döngüden çıkman gerekiyor ama korkudan önünü göremiyor, yaşadığın günleri unutuyorsun. Ötesini düşünmek kendini boğmakla eşdeğer. Korkunç bir umutsuzluk. Kendini bir fanusun içinde hissediyorsun, duvara karşı oturduğunda boğulacak gibi hissediyorsun, metroya binmek istemiyorsun.Otobüste elini nereye koyacağını sapıtıyorsun.Vapurda soluduğun hava ciğerine batıyor ve martı sesleri seni huzursuz ediyor. Geleceğini düşünürken bir fanusun içindesin, çünkü ötesi yok biliyorsun. Tüm bunların saçmalığının farkındasın ama sağlıklı olmayan düşünce yapını kullanarak düşüncelerinden çıkmanı bekliyorlar. Bunları yaşama olur  mu?

En iyi olarak bu tip insanlar bilir dışarıdan gelecek müdahalelerin insanı ne kadar kurtarabileceğini. (Bu kimyasal bir hastalık, haklısın baba. Bunu bilmek beni rahatlatıyor, yoksa bunun içinden çıkamayabilirdim.)

Ve insanın kendi içine düşmesi mümkün.

Ve insanın iyi hissetmesi de mümkün. (Yaşamak için ve annem için yaptım ben.)

Şimdi güzel zamanlara geldik, ruhumu saldım yalnız kaldım ama olsun. (Nefes al-ver. Derin nefes al-ver! Şimdi sınava girmeye hazırım. Şimdi karşılaşacağım şeylere hazırım / Kalbim küt küt atmıyor, normal tepkiler verebiliyorum. Geçtiyse demek ki…)

Bunları anlamaktan aciz sevgililer ve arkadaşlar başka bir yana geçip orada yaşayabilir.



                                       
                                      


Aşkın ne çok yüzü var
Her yüzüde güzel değil ama
Bazen çok karanlık..Gri..

Hepsinin adı aşk mı sanki
-değil..

Ama herkesin birine ihtiyacı var
Herkesin farklı farklı bahanelerle bir eli tutmaya ihtiyacı var
Bazen kaybetmekten korktuğu için,
Bazen günahı en büyük kelepçesi olduğu için,
Başladığı noktaya geri dönmemek için,
Yalnız kalmamak için,

Aslında yalnız olduğumuzu bildiğimiz için.
Aslında ben de korkuyorum yalnız kalmaktan 
ikinci şansımı kaybetmekten

-o zaman elimi hiç bırakma!...


Ait olamamak..Ne bir yere ne de bir insana.Öyle boş kalıyorsun ki buna yalnızlık bile diyemezsin. Kendini bir şeye ait hissedememek omurgasız yaşamaya benzer.Bireyler doğduğu andan itibaren yalnızdır.Terk ettiği şehirler, terkettiği insanlar, bıraktığı eller bütün bunlar yalnızlığın yıldız anahtarlarıdır."Hisler" sayesinde birbirimize ait olup bütün haline geliriz zamanla..Bu olgunun getirdiği güven ise hayatı yaşanabilir kılar !

üç yıl oldu, sadece 156 hafta. Ve ben bir kaç aydır bu şehirde, kendi başıma ne yapacağımı ve zamanı nasıl akıtacağımı düşünerek dolaşıyorum. Mutsuz değilim. Suratımı asmıyor, somurtmuyor ya da ağlamıyorum. Geri dönmek mi ? Hayır Burada kalmak, bu güzel şehirde yaşamak istiyorum. Sadece özlüyorum, hepsi bu. 

Okula gideriz mesela. Daha önce pek yapmadık, derslerimize şimdi çalışırız. Tutunacak çok şey var illa eller değil tuttuğumuz. Müzik dinleriz hep. Bazen keyifli şarkılarda hayaller kurar, bazen anısı olanlarla geçmişe döneriz. Mesela spor yaparız. Biraz da kendimize vakit ayırırız. Yeni insanlar tanırız belki. Başka insanlar, kültürler, yaşam tarzları görür, yeni anılar yaratırız birbirimize anlatmak için. Başka yalnızlıklara tanık olup içten içte şükrederiz yakındığımız yalnızlığımıza. Filmler izleriz kendi başımıza kalınca. Her karakteri tanıdık birine benzetir kendi kendimize güleriz. Belki uyuyamadığımız gecelerden birinde sahilde yürüyüşe çıkarız. Sen uzaklara bakarken burayı ben uzaklara bakarken orayı düşünürüm. Fark etmeden yine aynı şeyleri yaparız farklı ülkelerde. Annelerimizle dertleşiriz zaman zaman. Onlara da vakit ayırmak gerek ne de olsa. Ikimizde boş vakit bulur telefonlaşırız bazen. bazen olur da işin düşer ararsın beni.. Kameranın karşısına geçer birbirimizi görürüz. Yine bakışlarımızdan anlarız başımızdan neler gectigini. Ağlarız sonra bilgisayar başında. Olsun, ordan da avuturuz biz birbirimizi. Yaparız be arkadaşım Yine yaparız. Gün de sayarız belki. Birbirimize çaktırrmadan aldigimiz hediyeleri vermek için sabırsızlanırız
 Plan yaparız mesela, birlikte yapacaklarimizin hayalini kurarız.

Belki her şey boş gelir coğu zaman. Ama unutma, sana olan bana, bana olan sana olur. Ne yaşıyorsak birlikte, ne hissediyorsak beraber hissederiz. Ne bir insanın, ne okyanusun, ne kıtaların ne de aramızdaki saat farkinin, farkli gündüzlerin, farklı güneşlerin gücü yetebilir ayırmaya bizi.



8 comments :

  1. Fark etmeden yine aynı şeyleri yaparız farklı ülkelerde- bu güzel yazının sonuna bağladığın sanslı kişi olmak ve verdiği huzur.

    ReplyDelete
  2. Ne kadar cook sevildigini fark etmeyen insanlarda var

    - bi hayrangil

    ReplyDelete
  3. Sen ne yaptın?? puff..

    ReplyDelete
    Replies
    1. Beni hic sorma binbir parcaya dagildim, 3 saat gecmis bu yazidan sonra hayattan, ruya 3 saat.

      Delete
  4. Belki de birbirimize o kadar ihtiyacımızın olmadığını düşündüm ve benim gibi hissetmiş kaç yüz bin insan olduğunu merak ederek internette bir şeyler kurcaladım. Senin yazının linki denk geldi, tıkladım... Tıkladım ve dağıldım...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhaba, düşüncelerin üzerinden çokca zaman geçmiş sanırım bu süreçte öğrendiğim en iyi şey yalnızlık -bir başınalık-.
      İnsanız biz eğer istersek kimseye ihtiyacımız olmaz; işimize gelmediğinde ise birine ihtiyac duyarız fakat artık ya ulaşacak kimsen kalmamıştır ya da birine ulaşırsak düzenimiz bozulur deriz ve hiçbir icraatta bulunmayız.Hayat çok fazla tutarsız ve bununla en iyi bir başınayken üstesinden gelirsin.
      Tüm kalbimle dağılan parçalarının toparlanmasını dilerim..

      Delete