Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Saturday, June 29, 2013

"Bu sefer zaman, üzerimizde fazla mesai yaptı."

Büyüdüğüm şehrin sokakları yeterince anıyı barındırmaktan bıkmış olacak ki şimdi nerede duracağıma karar veremiyorum böyle yazınca diyorlar "hep mi kötü şeyler geldi başına" aslına bakarsan "başıma gelen" kötü bir şey yok insan kendine soruyor yeterli cevap çıkmayınca yetersiz hissediyor basit aslında ki bastırmayı da öğrenince güzel de yaşıyoruz
olsun


Bu sefer zaman, üzerimizde fazla mesai yaptı.

Tabi her seferinde günlüğe yazdıklarını sayfa sayfa koparıp atmak gibi olmuyor. Bulduğun ilk çöp kutusuna koşmak gibi olmuyor. Olmuyor

..

Sabahın köründe kaşıklanmış çikolatadan kaldı biraz, yataktan kalkıp koltuğa atmak kendini.. Bahçe'ye gidip açtırılan ufoda. Arka bahçedeki türk kahvesinde. Kendin söyledin zaten; her şeyin birazı kalıyor diye.Sen gittin aslında evet, kalmadın.

Annemin sabah 10 da 'SIMGE KAAALK saat 2 oldu artık' diye evin içinde gezinmesine son 2
Yaz tatilimi kendi fikri firarlarımla mahvettim
Kendime iyi gelmiyorum.

..

Bu yazımda değinmek istediğim çok önemli bir konu var. Şöyle ki; fikrim , hevesimi alt etsin.



Görmeye bile tahammül edemediğim insanlar her gün yanımdan geçip giderken, her şeyden çok dokunmak,görmek istediğim insanın kilometrelerce uzakta olması çok koyuyor bana.

..

Başımızdan geçen kötü bir olayın 3 ay sonraki ruh halimize hiçbir etkisi yokmuş. Yaşamımızdaki yüksek mutluluk anlarının da normal ruh halimize bir katkısı yokmuş; adaptation-level phenomenon denen bir hadise işte, seni çok mutlu eden bir olaya 2 hafta sonra alışıyormuşsun. Artık seni ilk günkü kadar mutlu etmiyormuş. Zaten de insanın inanılmaz bir adaptasyon yeteneği varmış,
 fiziksel manada olsun duygusal manada olsun her şeye alışıyormuş.

Yani ekstrem mutluluk ve mutsuzlukların genelde ne hissettiğimizle bir alakası yokmuş, olayların bir yere kadar ruh halimizle ilgisi varmış. Yani ortalıkta ciddi bi sorun yok gibi gözükürken geceleri uyuyamıyorsak, minibüste gözlerimiz dalıyorsa, arkadaşlarımızın yanında aniden başka şeyler düşünüyorsak bunlar birazcık da bahaneymiş. Yani yalan demeyelim ama kendine bir sıkıntı bulmak ve
 buna kendince haklı gerekçeler çıkarmak.

Çok mutlu olmanın sevgili sahibi olmakla bir ilgisi hiç yokmuş, 
insan inanılmaz derecede alışan bir varlıkmış, 
sevgiliyle beraber uyunan gecenin genel mutluluk haline bir katkısı yokmuş. Çok mutlu anlar da, çok mutsuz anlar da belleklerdeymiş. Onları biz yaşatırmışız. O çok mutlu günü biz yaşar biz hatırlarmışız, 
artık yaşamımızda etkisini kaybetse de.

Fakat kaçmak, o kaçmak yok mu, o “1 saat sonra ders çalışırım”lar, “Ah bir sevgilim olsa ne mutlu olurum”lar, “O gün bana öyle davranmasaydı şu an böyle olmazdım”lar. Bunlar hep mutlu olma becerisi eksikliğine bulunan bahanelermiş. Bir kahvaltı masasında stresten karnı ağrıyınca “Ne olur geçsin şu ağrılar, babamı da anlıyorum artık, bir daha da o bahanelere üzülmiycem” 
diyor ve sonra her şeyi unutuyormuş insan.

Kaçmak, kendinden kaçmak, şu an elinde olmayanlara sahip olamadığın için mutlu olmadığını iddia etmek; fakat bir gün sevgilinle konuşurken “ANA! ÇOK MUTSUZUM” diye düşünmek, mutlu olmayı becerememek. Bazı anlardan çok yüksek dozda mutluluk talep etmek, 
bulamamak ama o çok mutsuz anları hep beyinde yaşatmak.

Neyse ki insan kendiyle barışıyormuş, “hedonic treadmill” diye bir olgu olduğunu iddia ediyordu şimdi adını hatırlamadığım bir psikolog. Çok mutlu da çok mutsuz da olsak bunların hepsi bir değirmende öğütülüp normale döndürüyormuş insanı. İnsan normal hissetmeye eğilimliymiş.

Fakat bir de “relative deprivation” denilen bir hadise varmış, göreceli yoksunluk diye çevrilmesi mümkün ama eksik. Kendini başkalarıyla kıyaslamanın getirdiği mutsuzluk diyelim. Yani aslında başkalarıyla kıyaslamasak kendimizi, halimizden gayet memnun olacakmışız ama artık onun gibi, 
onlar gibi olamadığımız için kendimizi değersiz görüyormuşuz.
ASLINDA HİÇ ALAKASI YOK

Yani ruh halimizin iyi olup olmaması genel olarak olaylarla değil bir tek bizimle ilgiliymiş. 

..


Öğle arasında yemekhane yemeğini yemeden önce seninle sınırsız döner yiyebilecek birini daha bulursan bana söyleme, beni vur.


...


Sen olmadığın için kusmayı bıraktım haberin olsun. Gelince 5 aylık kusacağım.


şimdi siz tatilinizi yapın
 

4 comments :

  1. Ayaklarin yere bassin dusup dizini yine kanatmissin.kusmayi birakman mideni bulandaran insanlardan uzak oldugun anlaminada geliyor gibi bu iyiye isaret öyleyse mutlu ol sims bir sabah acip baktigimda yazdiklarina sitemden daha cok huzu4lu oldugunu gösteren seyler göreyim mutlulugu dizini kanattin yerde bulamicaginida garanti ediyorum opuldun kucuk kardesim

    ReplyDelete
    Replies
    1. Dizim kanıyo ama acımıyo hayat kanatsada bazı düşüşler çok komik :)

      Delete
  2. Kendimi her gün burada buluyorum. Teşekkürler.

    ReplyDelete