Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Saturday, September 20, 2014

Anzarot





Uzun zamandır yazmak için oturmak istiyorum. Ama sanırım sorun benim oturmamam değil, düşüncelerimin oturmaması. Kafamın içinde o kadar fazla ses var ki onları duymamak için müziğin sesini sonuna kadar açmaya başladım son zamanlarda. Üstelik çoğu zaman şarkıyı duymak için bir kulaklığa ihtiyacım bile olmuyor artık. Her şey kafamın içinde olup bitiyor. Hep olduğu gibi ve korkarım hep olacağı gibi.

Bavulu sırtında yaşamayı seven biri olmadığım halde, bavul sırtta gezen biri oldum. Soranlara, böyle olması gerekti diyorum. Asıl cevap değişikliği sevmediğim halde, bir şeyleri bulma çabasına girmem.

Evet, inanılmaz zor geliyor şimdi taa İzmir e gitmek. Oradaki sevdiklerimin sayıca fazlalığı bile yetmiyor şimdiki üzüntüme. 10 gündür sorumsuzca yatıp eğleniyorken, bekar ev hayatına alışmak, 50 metrekarelik odada vakit geçirmek çok zor. Bavul hazırlamak, yardım için anneye yalvarmak ise en zoru.

Ama şimdi düşününce, bu kadar tatil çok fazla. Yani bir insanı bu kadar süre kendiyle baş başa bırakmamalı kimse. Sürekli düşünüp, aldığın kararları gözden geçirmek zorunda kalıyorsun, yani en azından ben öyleyim. Ruh halimin değişimi de bu yüzden olsa gerek. Ilaçlar sadece bir şeyleri/birilerini takmamama yardımcı oluyorlar.Ama ya çoktan yaptıklarım? Pişman olmak değil de, olup olmadığımı anlamaya çalışmak yordu beni.

Yine konudan saptım, konum olmamasına rağmen. Düşündüm dedim ya, şu an yaşadıklarımın, hayallerim veya işte gerçekten yaşamak istediklerimle alakası olmadığına karar verdim. Ama daha kötüsü, doğru düzgün bir hayalimin olmadığını fark ettim. Kimlerle nerelerde ne yapıyordum bilmiyorum, ama herkes bir şeyler için çabalarken ben bencilliklerimden baska bir şey görmüyorum şu aralar.

Keşke daha farklı olsaydı demeyeceğim, olamazdı çünkü. Bunun için özel olarak suçladığım insanlar var, onları asla affetmiyorum. Simdilik yavaş yavaş yok oluyorum. Gerektiğinde bunun için de bir şeyler yapacağım.


Onlara mahvedişleri için de teşekkür etmeli miyiz?

Affetmek kavramı hayatımın çok büyük bir alanını kaplar hale geldi. Herkesi affettim demiyorum ama çok şeyi affettim. Ya da göz yumdum. Bildiğim şeyleri bilmiyormuş gibi, yaşadığım şeyleri yaşamamışım gibi yaptım. Ki bu benim olduğum kişi değildi. Bu benim meşhur kinci yanım değildi. Sanırım en sağlam yanım olan kötü tarafım büyük hasar almış durumda.

Bir rüzgara kapıldım gidiyorum
sonu hayır mı şer mi bilemiyorum...


İnsanlar konuşurken bir şeyleri tarihe bakınca fark ettiklerini söylüyorlar, imreniyorum. Ayın 8’inde 6 yıl olduğunu fark ettim diyorum ben sadece, bugün 15’i demek ki 2 hafta olmuş diyor bir başkası, sadece bakıyorum. İnsanların zamanla birlikte ilerleyebilmesi mükemmel bir şey. Bense uzaya fırlatılmış tenekeden bir roket gibiyim. Her dönüm noktamda bir parçamı kaybettim. Kaybetmeye de devam ediyorum geriye ne kaldıysa. Ufacık olmuş hissediyorum, kaybolmuş hissediyorum ama olduğum yerde duruyorum. Yani sanırım bende değişmeyen tek şey hâlâ kendi başıma tezatlıkların başkenti olmam.

Siz denize girmek, suya kendinizi teslim etmek, yüzmek ya da denizin kenarında oturup ayaklarınızın kuma gömülmesini izlemek hakkında ne düşünürsünüz bilmem ama bunlar bana en çok düşünme ve kendi kendime kalma imkanı veren aktiviteler olduğu için, ben oldukça seviyorum. Geçenlerde de denizin sahille birleştiği noktada oturup bütün her şeyi kafamda tekrar yaşadım. Orada ne kadar oturdum bilmiyorum, bir saat de olabilir bir hafta da. Zamanla birlikte ilerlemeyi bıraktığımdan beri kafam çok karışık. Sonuç olarak uzun uzun düşünmek bana bir çıkar yolu göstermedi. Uzun uzun yazmak da öyle. Zaten bir şeyleri uzun uzun yapmak ne zaman neyin çözümü olabilir, onu da bilmiyorum. Tek bildiğim şey dönüşümlerim yanlış yöne sapmaya başladı.

Ben yoruldum! Söyle senin gücün var mı hala..


İnsanların yüzünde mahcubiyet ve hassaslık görmek istemiyorum artık. Sanırım beni en çok yoran şey bu. Birinin bana karşı boynu eğik durmasına tahammül edemiyorum, suçu olan benmişim gibi. Hep kalpsiz olan olduğumu bilmek istemiyorum. Bu gerçeği yok saymak istiyorum. Sanırım herkesi affetmeyi bu yüzden çok istiyorum.

Çoğu zaman olduğum kişiden memnun değilim ve çoğu zaman da bunu değiştirmeye gücüm yok. O yüzden her zaman en iyi bildiğim şeyi yapmaya devam ediyorum. Sürekli gülüp, ciddi olaylardan bile komik bir şey buluyorum ve hayatı ciddiye almıyorum. Yaşamanın ciddi bir müessese olduğunu iddia edip bütün günlerini doldurmaya çalışan insanı yitirdiğimden beri artık hiçbir şey yapamıyorum.

No comments :

Post a Comment