Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, November 21, 2014

Birini bu kadar sevmek çok tehlikeli..









Bazı sabahlar yataktan çıkmak için bir sebep bulamıyorum. bu sabah olduğu gibi. dün sabah da aynısıydı. aslında uzun zaman sonra bu kadar güzel, bu kadar derin uyuyorum. çünkü zaten uyanmak istemiyorum. ama iki gündür kabustan kurtulamaz oldum. sabah duştan sonra aynaya baktığımda saçımı yapacak enerjiyi kendimde bulamadım. insanlar bu halde beğendiğinde de aklıma ilk o geldi. beğenir miydi bilmiyorum. bütün gün gözümün önünde aynı şeyler dönüyor. söyledikleri ve yaptıkları ve o halleri. bu zamanlarda ağlamamak en büyük başarım ama insan içinde bununla övünemiyorsunuz. sonra olanları hatırlıyorum. bazen tek bir günü beynimde tekrar tekrar yaşıyorum. bu kadar güzel bir şeyi hatırlamak neden bu kadar üzücü oluyor anlayamıyorum. zaten bu kadar ağlayabildiğimi de bilmiyordum. kimseyle konuşamaz oldum, kimseyi istemez oldum. önceden hiçbir sıkıntısı olmadığını düşündüğüm normal bir hayatım vardı, şimdi bu normal hayat beni tatmin etmiyor. onsuz herhangi bir şey beni tatmin etmiyor. İlişkilerde önce aşık oluyorsun ardından alışık.Bu durum iyi midir kötü müdür bilemiyorum.Bilmek de istemiyorum.Tek bildiğim alışık bir o kadar da karışık olduğum.Her sabah uyandığımda onun yüzünü görüyorum bu kare zaman geçtikçe bulanıklaşmaya başladı.Bu durumdan hiç hoşnut değilim. Kendi ellerimle çizdiğim bir resmin tablosunu kendi ellerimle parçalıyormuşum gibi ya da yağlı boyamın üzerine bir kaç damla tiner dökmüşüm ve resmimi karman çorman etmişim gibi.Elde ettiğim bu öge aslında tam da benim hayatımın taslak haliydi.Evet hayatıma tiner dökülmüş ve ben çözünmüş, dağılmış, karışmış hissediyorum.Her şey bu kadar normalken nasıl olur da her şey bu kadar anormal.

İnsanın hayatının en mutlu anını farkında olmayarak kaçırdığını söylerler. Ben farkındaydım. Hayatımın en güzel günlerini onunla yaşadığımı biliyordum ve bu yüzden 2 gün boyunca elini hiç bırakmadım, öpmeyi hiç bırakmadım. Belki biraz iyi gelir diye düşündüm, özlemimi giderir diye çok öptüm ama o zaman bile doyamayacağımı biliyordum.Beraber yürüdüğümüz yollardan ağlama krizine girmeden henüz geçemiyorum. Bir insanı bu kadar sevmek çok tehlikeli. Gözünün içine bakıp da ne kadar sevdiğini asla anlatamayacağını, hiçbir kelimenin, hiçbir eylemin yeterli gelmeyeceğini bilmek. Tek bir parmağının dokunuşunu bütün nöronlarınla bütün vücudunda hissetmek. İşin ironik tarafi, gerçekten olan her şeyin çok mükemmel geçmiş olması. Ağlayacak, üzülecek bir şey yok. Gözünün içine bakıp ne kadar aşık olduğumu söyledim, bulduğum her fırsatta onu sevdiğimi söyledim, hayatta en çok istediğim şeyin o olduğunu, hayatta tek istediğimin o olduğunu da söyledim. Bunların müthiş bir lüks olduğunu biliyorum. Her şeyin olması gerektiği gibi gittiğini, minicik spontane gelişen seni seviyorum deyişini hafife alamıyorum. Pilot bölüm güzeldi, ilk sezon müthiş başladı. Ağladığım her ana değecek kadar güzel, ağlamamam gerektiğini bilecek ama kendime hiç hakim olamayacak kadar güzeldi. Bundan sonra da sıkıcı rutinleri istiyorum, mesafeler ne kadar da aptalca. Saçımla hiç uğraşmasamda güzel kalabildiğimi, bir daha benim yanımda makyaj yapma diye söylenmelerini, en sefil halimle bile çok güzelsin deyişini, suratıma tükürmeye çalışmasını, üzerine camsil sıkmamı, birbirimizi aptalca bir şekilde korkutmaya çalışmalarımızı, smack down partlarımızı, tek bir muzun yarısını o yarısını ben yemem gerekirken tamamını tek hamlede bana yedirmeye çalışmasını, gözlerini benden bir an olsun bile ayıramayışını.. Ben onunla ilgili her şeyi istiyorum.Kafamı göğsüne yaslayıp sadece durmak istiyorum. Kafamı göğsüne koyup sadece ölmek istiyorum.

aile olmak ne kadar huzurlu..

No comments :

Post a Comment