Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, July 26, 2013

Samimiyetsiz bir Samimiyet

Beni yordu pis bu şehir,
Üstüne yalanları cabası, kalk gidelim diyorum burdan 
Seveceksin bizim orayı

bireyler, kendilerini ait hissettikleri gruplara olan üyelikleriyle tanımlarlar ve birer kimlik edinirler. dolayısıyla hayat çok zor.

arkadaşlarımız ile olan etkileşimlerimiz sayesinde kimliğimizi geliştiririz. benlik, sosyalleşerek şekillenir. bu kadar akademik giriş yeterli diyor, bana bana, simgeye geliyorum,

Çocukluğumdan beri etrafımda arkadaşım dediğim insanların çoğu karşı cinstendi. Üniversiteye geldiğimde erkek arkadaşlarımın sayısı kız arkadaşlarımın sayısının bin katına çıktı. Şu anda okulumun üçüncü senesindeyim. çok eğleniyorum, aşırı mutluyum, hep gülecim, hep şenim fakat benim hiç sevgilim olamıyor. Bu akıldan sıyrılmadıkça da olamayacak. Sıyrılmak istiyor muyum? hayır. Sevgili istiyor muyum? bilmiyorum. bu bağlamda sorunumuzun çok ama çok büyük olduğunu belirtmeme gerek yok.

Şimdi neden bir sevgilim olmadığı konusuna geleceğim.
bir arkadaş grubu düşünün; bir kız ve beş erkek olsun içinde. bu iki kızdan bir tanesi ben olayım. ki benim zaten. diğerleri de falancası.

Birisiyle buluşacaktım. Aylar sonra hayatıma yeni birisi girebilirdi. Buluşmaya giderken, çocuk hakkında edinilmesi gereken en gereksiz bilgiler edinildi. Dalga geçilecek bir sürü şey bulundu. O kadar çok dalga geçildi ki, buluşmaya giderken çocuktan daha buluşmadan soğumuş olduğumu farkettim. buluştuk, evet gerçekten de soğumuştum. kulağımda sürekli "ahu ahu ahu" gülüşleri yankılanıyordu. Çocuğun veda busesine karşılık vermek için ihtiyacım olan enerjim emilmişti. okula geri döndüm. 5 ayının yanına gittim. "sizden nefret ediyorum" dedim. güldük. takıldık, yattık uyuduk.




Sırtımı okşayacak birisi girebilirdi hayatıma. Ancak ne var ki, bu 5 ayı yine provokasyon çalışmalarına başladı. her mesaj geldiğinde, "kim attı lan kim attı, kimmiş lan kimmiş, ne diyo" diye sorular soruldu. cep telefonum benden çalınarak mesajlarım okunmaya çalışıldı. "kimmiş o çocuk, neyin nesiymiş" dendi. "olum bi rahat bırakın, belki sevgilim olur" dedim, "simge, olmayacak, sen de biliyorsun, boşuna yorulma" dendi. "sizin yüzünüzden olmuyo lan" dedim. "eveeet ahahahah" dendi. üzülüyordum.
çocukla romantik bir telefon görüşmesi yapıyorken, hırpalandım, dayak yedim, telefonu kapatmam için ellerinden ne geliyorsa ardlarına koymadılar. çocuk işkillendi. "işin var galiba sonra konuşalım" diyerek telefonu kapattı.ondan sonra fazla aramadı.Lise günleri dedim atlattım.

"iğrenç görünüyosun, bence buluşma" dediler. boynumu büktüm. bence güzeldim lan. niye öyle dediniz? ama sonuçta iğrenç göründüğüm söylendiği için pısıp gitmedim, kaldım. takıldık, güldük, eğlendik.

5 erkek ve 1 kızdan oluşan bir grubun içinde kız olmak gerçekten çok zor. Şu anda 5 tane sevgilim varmış gibi ama hiç de sevgilim yokmuş gibi hissediyorum. Gün içerisinde 5 erkekten en az 2 tanesi tarafından aranarak an be an ne yaptığımı ve koordinasyonlarımı bildiriyorum.bildirmek zorundayım.

-alo nerdesin?
-kütüphanedeyim
-napıyosun?
-ders çalışıyorum
-ne zaman bitçek
-bilmem
-falanca orda mı?
-evet.
-tamam hadi bay bay.

resmen gün içinde izleniyor ve kontrol ediliyoruz.

bu 5 ayının gözünde aseksüel canlılar olmaya başladığımızı farkettiğimiz zamanlarda kuaföre gidiyoruz. kuaförden çıkıp hepsine teker teker nasıl olmuşuz diye soruyoruz. beğeniliyoruz. "oha giderli olmuşsunuz" diyolar. bu tabire sinirlenmek yerine seviniyoruz. bu noktaya gelinmiş yani. sıkıntılı.
açıkçası çirkin kızlar değiliz. hatta bence baya güzeliz. ortalamanın üstünde olduğumuz en azından, kesin bir şey. ama gelin görün ki olmuyor olamıyor.

Bi de şu yanından bakalım; birisiyle birlikte olduğumda, o adamla görüşebilmek için okuldan çıkmam gerekiyor. ben okuldan dışarı adımımı attığım anda telefonum çalıyor. "smgg gelsene hede hödö yapıcaz" deniyor. ve ben hedehödö yapmayı çok seviyorum. ama çocukla buluşmam gerekiyor. aklıma aşırı eğleneceğimden emin olduğum ama kaçırdığım bir şeyi sokup, tüm gün beni üzüyorlar. benim dışımda gerçekleşen bir eğlenceyi kabul edebilmem mümkün değil. edemiyorum. birisiyle buluşmak demek, eğlencesi garantili herhangi bir şeyi kaçırmak demek oldu. kaçırmak istemiyorum. of, yine darlandım. hayatım gerçekten çok zormuş benim. üzüldüm.

Şimdi de olayın bir de iyi yanına gelelim, bir tane bile sevgilim yok. ama 5 tane sevgilim var. sevme tarzları biraz farklı. vurdulu kırdılı sevgi gösterilerinden hoşlanıyorlar, güzel söz söylemeyi bilmiyorlar, nazik davranamıyorlar. ama sevgilerinden şüphe duymuyorsun, duyamıyorsun. yanlarındayken nasıl göründüğünün bir önemi olmadığını biliyorsun. çocuk scooterımla, pijamayla, yakası yırtık tişörtle, dağınık saçlarla yanlarına gittiğinde yadırganmıyorsun. güzel giyindiğinde de, en varoş halinle de aynı muameleyi görüyorsun. bence bu iyi bir şey. kötü değil en azından. ne bileyim.
belki de bu aşırı sevdiğim, dünyanın en sevimli ayıları yüzünden tüm ilişkilerim ayrı ayrı birer "feyıl" oluyor

velhasılı kelam diyorum, allahım diyorum, ne zaman diyorum, ne zaman! benim diyorum, bir diyorum, sevgilim diyorum, olacak diyorum.

5 tanesi hep bir ağızdan,

"senin hiçbir zaman sevgilin olmayacak"

diyor.

kalbim kırılıyor.

ve bugün farkettim ki düzen istiyorsam
öyle o film gibi mutlulukları yaşayıp yaşatacaksam ( ki bana bu  yakışır)
az biraz bu çevreden soyutladım kendimi.





Her sene sonunda aldığımız karnelerden çok,  farkettiğimiz pişmanlıklar daha bi ön plandadır
Seneye günü gününe çalışıcam, spora başlayacağım, dersleri kaçırmayıp bana değer verenler ile takılıcağım. Seneyeeee GÜNÜ GÜNÜNE SEVECEĞİM..

olmadı..her şey dahada berbatlaştı,zorlaştı, sorumluluklar arttı ve 
sevmelere yine vakit kalmadı..

6 comments :

  1. Çok güzel olmuş yazı.
    Benim de yakın bir arkadaşım aynı dertten muzdarip ve bir türlü çözüm yolu bulamıyoruz.

    Not: Son fotoğraf da çok güzelmiş. :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sanırım bu bir kader :)
      Çok teşekkür ederim Kaan, çok sağol ..
      Arkadaşında yalnız değil :)

      Delete
  2. ahaha aynı ben...=)) tatlım bizim ordayken bu hep böyle olacak ;)

    ReplyDelete
    Replies
    1. bu izmir de ki hayatımla tamamen alakasız askısı :)

      Delete
  3. Bloğuna twetten rastladım ve yazdıkların bana göre içtenlik eseri.Eminim ki yaşanılanlar hangi maskenın arkasına saklanırsa saklansın elbet onların değeri yadsınamaz.Fakat yaşanılmak istenenlerin vereceği mutluluğa da doyum olmaz.Umut etmek bile şimdilik idare edıyo benı :):)

    ReplyDelete