Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, June 13, 2014

Yalnızlıkla Başa Çıkabilirim

Bekledim. Telefonumun çalmasını bekledim. Tuvalete giderken bile yanıma aldım telefonu, ararsan hemen açmalıydım. Sen nasıl olsa gelmeyecektin. Sadece senden minik bir haber istedim. Aramadın. Hem seni bekledim, hem aramamanı istedim. Gelgitlerimin başlaması o zamana denk geliyordu işte. Beni özlemeni istedim, sonra canın acımasın istedim. Yalandı ama. “Mutlu olsun” dileğim yalandı. Canım yanıyordu ve sen bensiz mutlu olma istiyordum. Bu tuhaf bir düşünce mi? Aşkın sonunda hep bir bencillik vardır zaten. Mutlu olmanı diliyordum güya ama yalandı işte. Sen ne kadar mutluysan ters orantılı olarak mutsuzdum ben de. Ve her çektiğin acıda biraz daha mutluydum, dahası umutlu. Ne zaman acı çeksen bana geleceğini umuyordum.Sonra doğum günümün bitmesine dakikalar kala ben sokaklarda salya sümük ağlarken aradın.Duymadım.O kadar yüksek sesle ağıyordum ki inan hiç kimse duymadı.Bildirimini gördüğümde ne ben inanabildim ne yanımdakiler, aramana geri döndüğümde inan bana keşke hiç aramasaymışsın dedim.Bir çift söz bir canı bu kadar acıtabilirdi.Canım o kadar acıdı ki,kanadı.Soldum.Doğduğum günde yerin dibine girdim.Sevinemedim ben Alo deyişine, sesine hoşgeldin diyişime.Boğazıma bütün sözcükleri dizdin.Yürüyordum ama sanki birileri beni itiyordu hayata karşı.Herkes donmuş gibiydi.Sesin, söylediklerin hala aklımda.Ayıpladılar seni bizimkiler.Ben böyle böyle dedi dedim.Boşver adam değil ki dediler.Olsun dedim.Benim sana karşı hep olurum var sen bunu biliyor musun ki?

Bazen insanlar, en yakın arkadaşlarına anlatamadığı birini sever. Anlatamıyorsa en yakın arkadaş değildir dememek gerekir. Hayat bazen daha karmaşık. Anlatamaz ki.

İnsan bazen yalnızca yeni tanıştığı birine, az görüştüğü bir arkadaşına anlatabileceği birini sever. Çünkü yargılamayacaklardır onu. Mesela 1 yıl önce unutması gereken birisidir o sevdiği, en yakın arkadaşlarına anlatamaz. “Sadece unut, yeter artık” diyebileceklerdir çünkü. Yahut daha önce sevdiği ve onu üzen birini tekrardan severse; bunu en yakın arkadaşlarına anlatamaz. “Yine mi” diyeceklerdir çünkü.

“Yine mi?” böyle bir durumda hakaret niteliği taşır çünkü.

İnsan bazen sadece öylesine tanıdığı ve hiç tanımadığı birine anlatabileceği birini sever. Çünkü utanmadan anlatabilecektir ona. Hem yeni insanlar iyidir. Yeni yorumlar getirirler. Yeni sözler edip akıllarda yeni pencereler açarlar. Eski acıya yeni açıklamalar yaparlar. En yakın arkadaşlarına anlatamayacağı biridir sevdiği. Çünkü en yakın arkadaşı “Ben sana demiştim” der. “Umutlanacağını biliyordum, bunu yapmamalıydın”

Çünkü en yakın arkadaş artık direkman kişinin kendisi olur. Çünkü insan böyle zamanlarda kendinden kaçmak ister. Çünkü güçlü görünmek ister. En yakın arkadaşı bile güçsüzlüğünü görmesin ister. Susar. Anlatmaz.

Anlatamadıkları içinde çok büyür, yeni tanıştığı birine saatlerce anlatacağı ama en yakın arkadaşına susacağı birini sevdiği için.

Anlatamamak ne zor şey.

BEN ANLATAMIYORUM.
NE YENİ GELENE

NE DE HEP BENİMLE KALAN BİR DOSTA.

çünkü sen öyle birisin ki inanmak istemiyorlar bu duruma.Ama,


Zaten vaktim yoktu benim. İsabetli oldu. Hayallerimin arasına sıkıştıramazdım, sığmazdı. Hayattaki en büyük payı kendine isterdi. Yer açsam yetinmezdi. Kal desem kalmazdı, git desem gücenirdi. Ben de beklerdim bir şey olmasını sonra.
Zaten olmazdı. Şiir okusam anlamazdı mesela saçma bulurdu. Bende şiir okumasını sevmezdim ama yerini bulsun diye maksat.. Şarkı sunsam tepki vermezdi. Önüne biri istemediğim olmak üzere iki seçenek sunsam gider yanlış olanını seçerdi, iyilik yaptığını zannederek. Hep o bilirdi. Ona korkak demezdim ama bilirdim. Söyleyemezdim, yazardım sonra.
Zaten hiç halim yoktu. Anlatamazdım daha fazla ne kadar üzüldüğümü. Ya da izlediğim filmlerden etkilendiğim için çok fazla umut dolduğumu açıklayamazdım. Ne başkasına ne de kendime yalan söyleyemezdim daha fazla. Susardım sonra. Sus simge.. Cevap verme.. Sabret..Sabır..

Zaten o gidenin yerini doldurmak istemiyordu. Ona giderken hep bu beni yolun yarısından çogu zaman kapısından döndürdü. Onun kalbinde ' asla silmem' dedigini bile bile ben yaninda oldum.


Mükemmel değildi iyi bi yaklaşımı bile yoktu genelde üzerdi üstelik bencildi sadece hep eksik kalan bi yanım vardı onu doldururdu.
Zaten hep eskiyi unutmaktan bahserderdim. Bahsetmediğim şey neyin, ne zaman eski olduğuydu. Üstünden ne kadar zaman geçmesi gerekiyordu bir olaya eski demek için ? 1 gün mü ? 3 hafta mı ? 6 ay mı ? 5 yıl mı ? Takvimlerle, saatlerle ölçülür müydü ki bu ? Okuduğun bir yazı ilk günkü gibi acıtıyorsa içini 3 asır önce yazılmış olsa bile eski denebilir mi ona ? Denmezmiş işte. Ben de denir zannediyordum. Ama ne olursa olsun unutman gereken şeylerin toplamına eski demen gerekiyormuş, bunu öğrendim. 
Zaten hafızam zayıfladı bu aralar, aklımda tutamazdım her şeyin güzelliğini bütün ayrıntılarıyla. Şarkılara fazla anlam yüklemekle uğraşamazdım. Her şey olduğu gibi kalsa en iyisi olur sandım. Böylece bıraktım. Zaten durduk yere, bir gülümsemesiyle falan mutlu olmak istemiyordum. Hayata karşı galiba yorgundum.YORGUNUM. GÜCÜM YOK BENİM. Kalmadı bende güven. İyi oldu böyle kaldığı. Eskidiği .. 

Kaybedecek bir şeyimin kalmaması iyi oldu ..

Şimdilerde gögsümün tam ortasında ki o ağır gelen basınç hep vardı. Sadece farketmem zaman aldı. Acı çekmek zor.Bir tek seni yıpratmıyor hayat..


ZATEN sen beni hic sormadin ki

ZATEN sen bana hic gelmedin kaldı ki doğum günümü kutluyorsun.
Sen her gün öldürdüğün bir hayatın doğduğu gününü kutlamayazsın
Sen kalpsizsin.


No comments :

Post a Comment