Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Friday, January 20, 2017

19.12.2016

Mücadele; ardımızda bıraktıklarımız, görmek zorunda kaldıklarımız, söyleyecek çok fazla şeyimiz varken dile getirebilmek için kişi-zaman-konum üçlüsü kuramadıklarımız, içimize tam patlamaya yakınken gömdüklerimiz ve en çok da sustuklarımız..Ne kadar çok zorluklarla mücadele ediyoruz oysa! Üstelik bunlar sadece gögsümüzün sol tarafını kısmi uyuşturan sessizlikler.Her birini ayrı ve birbirinden bağımsız bir şekilde düşününce başa çıkabileceğine dair inançlısın fakat bütünen aklının her köşesine yerleştiğinde bedende nefesi kesiyor ve katlanılmaz sırt ağrılarına neden oluyor.Önce ruh ölümün gerçekleşiyor, ardından maddesel olarak parça parça bedenin de ölüyor.En kötüsü de toprağa sarılmıyorsun.Yüzeyde kalıp çürüyorsun.

Haksızlık; En emin ve en çok haklı olduğun, zihninden çıkıp kendini defalarca objektif olarak sorgulayıp yine de ruhunu temize çıkartabilmene rağmen karşı tarafın bencilliğine ve düz görüşüne kısmen direnebiliyorsun.Pes ediyorsun çünkü buna mecbursun.Parmaklarının ucunda, zihninin transfer mekanizmasında başka bir kafanın içindeki düşünceleri değiştirme gücün yok.Kendi kalbinden başka bir bir kalbe dokunup etkileşimde bulunabilirsin fakat düşüncelere ulaşamazsın.Doğruları ulaştıramadığımız her gerçek dudakları kanatıyor.Yine elimizi açtığımızda avcumuzda kalan bir avuç dolusu sustuklarımız..  
Acılar her insandan farklı izler bırakır.Yoğun bir sis içinde bulanık duygular yaşatır.Bir sabah öyle bir mucize olsun ki bütün sisler dağılsın diye dilersin.Haksızlığa, doğruları kendi içinde sıkışık bırakmaya bile bile imzanı atarsın ve bu sende acı bir burun sızıntısı yaşatır.Sanki isteyip de söyleyemekten vazgeçtiğimiz ne varsa soluduğumuz her havada burnunda sıkışıp kalıyorumuş hissi..Gerçekten çok acı..Üstelik ne bir iz bırakıyor, ne de ikinci kişiler tarafından farkedilebiliyor.Gerçeklerin üzerimizden dışarı doğru kırılıp yansımaması çoğu zaman dezavantaj kalıyor.Kendi içinde, kendine inançlı kalarak Allah’a havale ederek sabretmek ile sınırlı kalıyorsun.Sesin sana bile uzaktan gelmeye başlıyor..

 Boşvermişlik; sürekli kaybetmeye mahkum kalmış güçlü profilimiz.Belki de tek bir kelimenin altına sığınarak atlatmaya çalışmak.Büyüyorsun ve sığınacak bir inin bile kalmadığını anlıyorsun işte bu farkındalıktı aslında esas olan büyümek.Her vakadan umudum kalmadı demek yerine seni büyüttüğünü düşünüyorsun.Nitekim seni şişe misali devirdiler..Şimdi sahiden boşverince aldırmıyor musun? Boşvermişlik tamamen yalancı bir kılıftır, seni aldırmaz kaygısız bir zırhla örter değil mi? –Değil.Tam aksine duygularına, düşüncelerine engel olamadığın için boşverdim diyorsun.Bunu söylerken bile acını taşıyorsun.Sen de haklısın çünkü hayat sana bir süre sonra “Boşver” demekten,üstünü örtüp oradan uzaklaşmaya çalışmaktan başka bir alternatif vermiyor.Öyleyse sen canın her yandığında, gücünün yetmeyeceğini ya da baş edemeyeceğini anladığında boşveriyorsun..Boşver zaten.Ben boşverirken bile gün ağarana kadar pişmanlıktan karın ağrıları çekiyorum.

Hissizlik; affedemediğin bütün duyguların neticesinde bir süre sonra hayata karşı sadece boşvermekle sınırlı kalan insanlar hırsları uğruna kaybedenlerdir.Boşvermenin bile kendisini bir sonuca ulaştırmayıp acını hafifletemeyenler hayata karşı hislerini durdurmaktan başka bir derman bulamazlar.Hani bir şarkı vardır çok eski kumsallarda eşlik edilen,

“Dönüyor aman dünya başım duman,
Batıyor ama acıtmıyor senin sevdan.”


Acıtmıyor çünkü,izi de acısı da geçmeyen o kadar çok şey biriktirmişsin ki artık geçmişin bedeninde yeni bir epiderm olmuştur.Sen ellerini bedenin üzerinde gezdirdiğin her anında o dokuya iyi bak o senin en dayanıklı koruma kalkanın.Hayat referansın.Sana yapılan her haksızlığın öznesi gün gelecek sana yeniden ulaşmak isteyecek ama izi çok derinde kaldığı için senin için bir şey ifade etmeyecek.Üzülme, gözyaşları okyanusunun karanlığında boğulduğun her sıkıntın bir gün güneş görüp parlayacak.Sana yapılanlara rağmen sen ruhunu temiz bırak..   

2 comments :

  1. Yazarken ağladın mı? Parmaklarınla gözyaşların aynı anda klavyene dokunduğu için ilk defa bir yazında devrilmiş cümleler ve kelimelerin arasında yutulmuş harfler var.

    ReplyDelete
  2. Kanka kızın birine yılın ayarını vermişsin ben bile senden korktum AHAHAHAH

    ReplyDelete