Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Thursday, January 5, 2017

3.BİR ŞANSTAN ÖTE
























  



Yazıp yazıp sildim yine. 

Uzunca bir süredir, durum bu.

Bu gece buraya bırakacağım yazıya net olarak 4 hafta önce başlamıştım..


Çok durağan yaşadığım şu zamanlarımı eskisi gibi bir kağıt parçasına karalayalarak saklıyorum en çok fırsat bulup yazmak istediğim kağıtlarımın şuan benden kilometrelerce uzakta olduğunu farketmemle yazı yine bildiğinden çok uzak yerlere kayıp gidecek biliyorum.

Çok fazla yorum ve mesaj almışım fakat bunlara tamamen istemeden bulunduğum şartlar dolayısıyla geri dönemediğimi bir de burdan sesli olarak hatırlatmak ve özür dilemek isterim.

Mutlu mu kalabiliyorum yoksa mutsuzluktan şişen ciğerlerimin verdiği bir hazımsızlığım mı var?

Bu dönem sahip olduğum kocaman dört adet siyah soğuk duvarım var.Bazı şeylerin bedelini ödemek gerektiği yönünde inançlarım vardır.Bir bedel ödüyorum, fakat bedelini ödediğim şey hücre hapsine yakın bir netice taşımalı mıydı tartışılır.Çok şükür, bütün her şeye şükür..


Türkçe sözlükte karşılığını sevmediğim ama ingilizcede gördüğüm her yerde beni cezbeden tek bir kelime var..BROKEN! bu kelime nerde geçerse geçsin ki bu genelde daha çok bir çalma listesi veya şarkı olmakla birlikte benim büyük ölçüde dikkatimi çekiyor.Demek ki ben o derece kırgınım..Birincil tercihlerimi bu açıdan değerlendiriyorum.
Kendini bulmuş ve kendini özümseyerek tanıyan biriyim.Düz ve kimsesizim.Dengede kalmaya çalışıyorum, dengeyi ve ultra lüks düzende kalıp mottomu sabit tutmaya bayılırım.

  Dengede ve sabit tuttuğum düzenin değişmemesi için her şeyden fedakarlık yaparım.Çok sevdiklerimden bile çok geçmişliğim oldu.Fakat kendime bu yaz bir söz verdim, düz kalmak için bencil olmayacağım ve sevdiklerimden geçip gitmeyeceğim diye. Asla bencil değilim, ben bencil kalabilecek kadar polar bir yapıya sahip değilim ıssız kalmayı iyi becerebiliyordum hepsi bu.

  Dengemi ve düzenimi biraz bile olsa bozsalar agresifleşirim, yaşam alanı daraltılmış bir şempaze gibi deliye dönerim ama içime atar, sesli kelimelerle bir itamda bulunamam en fazla küsüp oynamam.
Nefesim daralır, yüzüm alev alır içime attınca, biyolojik dengem bile bozulur.

Biliyorum sürekli içime atıyorum, dur bu kez dışa doğru kusayım diyorum onda da kendi kusmuğumda boğuluyorum.Yanlış ifade etmekten, yanlış anlaşılmaktan ve en çok da insanlar onlara nüksettiğim şeyleri kendi çıkarları doğrultusunda anladıkları zaman gözlerimden akmaya başlayan kan kalbime doğru iniyor ve orada bütün damarlarımı tıkıyor 
neticede olaylar doğrultusunda hareketsiz kalıyorum..

Şu hayatta beni parça parça kangren eden ve her defasında bir yerimi kesip atmama sebep olan o kadar çok kalpsiz insan ve acımasızca,bencilce gerçekleşen olaylar var ki.Bütün yazabilme yetilerimi yavaş yavaş kaybediyorum.En çok bu sebepten yazıp yazıp siliyorum.Çünkü tam bir konu hakkında kan akıtıp elimi gözümü kapatıp sayfalarca yazıyorum ardından gece 00:00 a varmadan başka bir şey gerçekleşiyor ve nefret frekanslarım kayıyor.Duruşlarımız sadece külkedisinden hallice bir kaderden sorumlu olmalıydı.

Hayata karşı başta yüz kaslarım olmak üzere ,kalbimin en küçük dokusuna kadar yorgunum.İç dünyam kendi ayaklarım üzerinde durduğum dünyaya nazaran o kadar hızlı ve zıt yönde dönüyor ki.Bütün ritim bozukluklarım bana karşıdan el sallıyorlar.

Kendime yeni bir motivasyon ilacı bulmuştum, bütün problemlerin karşısında ilgimi acı eğrisine en uzak parametrede tutup, yüzeyde takılmak..Çok umursuyor meraktan acıdan kahroluyor ama dert dile geldiğinde ağızdan tek bir sözcük çıkartıyordum "amaaaannnnn...." 
O an benim olaylar karşısında verdiğim bu tepkiyi hayretle izleyen insanlar mı hızlı gidiyor 
yoksa ben mi yavaşlıyordum?


İnsanlar arasındaki katlanılması çok güç olan en büyük problem kesinlikle 
EKSİK ve YARIM kalan İLETİŞİMLER,

Sen belki orada bütün doğrularınla cümleler kuruyorsun, belki sırtında kamburunla gücünün yetmediği ilişkileri omuzlarına yükleniyorsun fakat atladığın bir şey var, sen onun gördüğü, duyduğu, izlediği, benimsediği kendi doğruları ve inançları kadarsın.
Hayatta her şey bu kadar zorlama ve üzerimizde eğreti durmamalı! Düşündüğüm ne varsa karşı tarafa gidene kadar, başkalarından arta kalan giyilmesi tercih bile edilmemiş XL LAGERFELD KABAN gibi üzerimde sırıtıyor.Yani ben bu kabanı üzerimde utana sıkıla taşıyacağım yine de başaracağım diye sabır taşına dönüyorum.Elbet bütün sabırlar biter..

Son zamanlarda en çok kafa yorduğum şeylerden bahsetmem gerekirse,

-siyaset konuşmak değil, merak ettiklerinizi bir bilene danışın ben Hakan Fidan değilim fakat bu son satranç meselesinin ardından kafamda bir ampul yandı ve dedim ki her birimiz çok ince detaylarla kılıflandırılmış birer piyon olarak bir ileri bir geri hareket ettiriliyoruz.Öleceğiz, çok da aldırmamak lazım bunca insan bedava ölüp gitmişken sen de ölüver yani ölümün de sana özel olacak değil.Ölümle tanışmayanlara bir söz bırakıp başlıktan uzaklaşacağım, ölüme yakışan en doğru sıfat beklenmeyen ölümdür ve beklenmeyen ölümlerin hep bir katili vardır..

Doğumdan ölümüne kadar bireyin zihninde oluşan bir yapı vardır, BARIŞ..
Kimler barış ister, kimlerin barış eylemini gerçekleştirme gereksinimi vardır? Biz ilkokuldayken barışmak sadece bir dakikalığına küstüğün arkadaşına sarılmaktan ibaretti.Şimdi büyüdük aniden ve her açıdan barışa ihtiyacımız olduğu gerçeğini tokat gibi yüzüme vurdum.Sen de vur..Gerçek  BARIŞ ASLA BİZE UĞRAMAYACAK, çünkü intikam duygusunun, hırsın ve paranın olduğu yere barış gelmez. Ne yaparsanız yapın hiçbir yaşanan, acıyı başında taşıyanlar için gelip geçmeyecek ve üzülerek söylüyorum ki BU BİR SALGIN!

Dünyanın hiçbir dininde, hiçbir siyasi görüşünde, hiçbir gruplaşma misyonunda
Tesadüfen geçilen bir yolda, hadi bugün de böyle olsun diye gidilen bir yerde ölümü hakeden BİR İNSAN parametresi BULUNMAZ.

Temelden bakmak bile yeterli değil mi? İnsanız biz, bu hayata yaşamaya ve kendi kaderimizle ölmeye geldik.Hepimizin bir amacı var.Ölenlerin tek amacı sevdikleri ile birlikte sağlıkla nefes almak iken öldürenleri amacından saptıran özneleri söküp onlardan almamız gerek.
-Alamayız..
Ben terörü lanetlemiyorum, sürekli aynı cümleleri duymaktan hem ezberledim hem iğrendim..
Ben artık terör diye bir terim de kullanmıyorum. 
Bu bir insanlık katliamıdır.
Asla sonu gelmeyecek, bak size tahmini bir senaryo sonu yazayım mı?
Suriye gibi olacağız, sıra sıra BOP ile bizi bölüyorlar.
ve size bir sır vereyim mi?
BU OYUNDA CÜZDANI DOLU OLAN KİMSEYE BİR ŞEY OLMUYOR..
Bir cüzdanın ve içini dolduran geçmişin, hatrın varsa bavulunu alıp kaçacaksın..
Geri kalanlar olarak da trafikte, sokakta kınadığınız o -canlardan farkımız olmayacak..

Şimdi soruyorum,

ÜÇ GÜNLÜK HAYATTA, BİR ANLIK NEFESİMİZDE NEYİ PAYLAŞAMADIK?
Dört bir yandan kötülük yayılıyor..
Bak arkadaşım devlet meseleleri hiç hayra gitmiyor, gel bari sen kazık atma diye yalvaracağım insanlar da promosyon..

Şimdi beni taşlara vurup, kumlara gömün ama şu sözümü de bırakayım öyle susayım..

Her evladın canı, annesine-ailesine vatandan kıymetlidir..
Vatan sağ olmaz, 
19 yaşında bir çocuk karda bu kıyamette elinde silahıyla göreve gidiyor, 
diğeri elinde nargilesi altında arabası ile muhabbete gidiyor,
Aslında ikisi de hayata eğlenmek, sevmek, gezmek, mutlu olmak ve mutlu etmek için geldi.
BİRBİRİNDEN HABERSİZ kardeşleri böldünüz.
Benim arkadaşımın, kardeşimin, varlığından bile haberimin olmadığı milyonlarca canın
vatana verecek bir can borcu yok..Kabarık milli duygularınızı indirip, insana insan olarak yaklaştığınız zaman.Hepimiz eşit kalacak ve daha az, geç öleceğiz.
Umutlanmayın..

-yeni yılda niçin yazı yazmadığımın cevabını geçen yıllardan biliyorsunuz, yeni bir yıla girme inancım yoktur, asla olmayacakta..

-evet! genelde ders çalışıyorum, herkesden beşer onar adımlarla uzaklaştım. Virüs programı misali sürekli bana uyarı komutu veren arkadaşlarıma hak verdiğim sonuçlarla karşılaştım, buradan hepsine selamlar! :)

-seviyorum..yani sevdiğim bir çok şey var ama pek icraat gösteremiyorum.Yani şöyle dizlerimi dizlerinin önüne kafamı yaslayıp saatlerce hareketsiz kalabilmeyi dilediğim sevdiğim insanlar ve yerler var.İşte son zamanlarda yoğunluklu olarak sevdiğim insanları hatırlıyorum.Eskiden sevdiğim, şuan sevdiğim, sevip de kavuşamadığım bir kere görüp ya ne insanmış insallah bir daha karşılaşırız dediğim insanları..Sonra gözlerimden çıkıp gözlerine giriyorum ve oradan kendime bakıp kendimi hatırlayıp kendimi özleyip, öz-eleştiri yapıyorum.Çok sevmek ve değer vermek bende gözyaşartıcı etki bırakıyor çünkü ben hiçbir zaman o çok sevmelerimi,sevdiklerimin gözüne gönlüne ulaştıramıyorum.

Birini özlemek için ya tamamen kaybetmek ya da çok sevmek lazım.İki türlüsü de bedende ruh yeşertiyor çünkü gözyaşlarını sular seller gibi akıtıyor.Bu gibi durumlarda ağlarken sizde de kendinize ayıp ediyormuş düşüncesine kapılıyor musunuz? Sana verilen bir hayatı başkaları adına dağıtmak da demokrasiye dahil midir? Başkanlık sistemi bu duruma da çözüm getirebilecekse referandum da benim de cevabım bellidir ve evettir..yani şuan şurda gerçekten random güldüm fakat dizüstüne hiç yakışmayacak diye bırakamadım! 

Sadece milletce değil bütün muggle aileleri olarak, ahirete henüz gidememiş damarlarında kan taşıyan, hayvanı da insanı da kuşu da böceği de o topu önce bir gögsünde hizalasın yumuşatsın öyle paslasın.Size burda fikirlerimi sunup, paylaşmak istersem 14 ciltten(!) oluşan bir ansiklopedi yazarım.Kaynakçam başta Nutuk olmak üzere, referansım da Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde size aptala anlatır gibi okul evi bağı bırakıp birlik olup anlatırım, anlamazsınız.O yüzden ben karışmışıyorum diyeceğim ama beni de linç edersiniz diye korkuyorum.İnanın kendi adıma değil, annem üzülür.

Öğrenemiyoruz! Hayatta başarılı olamadığımız en büyük problem.Öğrenmek için savaş bile veremiyoruz.Öğretenimiz vardı ama şimdi onlar bile azaldı.Üstelik azalmanın bile bir üslubu vardır azar azar azalırsın hani, biz alenen, hızla azaldık ve yok olduk..

Hayat bize muazzam şanslar tanıdı ve biz öğrenemediğimiz ne varsa sırf bu yüzden şanslarımızı kaybettik.Şimdi size söyleyecek tek bir cümlem var.
Kaybettiğimiz her şeyden kazanamadıklarımız sorumludur.
Hayatında her şeyi kaybedebilme potansiyeline sahip olman için bir kere bağlanman, çok sevmen yeterli.Fakat hayat hep aynı kalıyor..

Sıra sana geldiğinde,
Anlatamam.
Gördüğüm her ayrıntının içindesin.
Siyaset hakkında 14 cilt yaparım, mutlu olmak ve kaygılar için 24 cilt ile yetinirim,
Seni hiçbir listeye dahil edemem, çünkü doyamam.
Nereden başlayacağımı da bilemem.
Şimdi sor bak yine şaşırıp gülerek kamufle ederim..

Bakıp da gördüğüm şeyde bir parıltı var ise, bana ondan öte adres yoktur.
Var olmak bu kadar ızdırap iken, varlığını çocuk ruhlu yolumdan ne demeye uzak tutarsın ?
Kafamı duvara yaslayıp, kalp kasılmalarımın geçmesini
Çarpmayan yüreğinden bekleyemezsin..
Hayat bir karanlık bir aydınlık 
Düzen hep bir ikilem
Dikenli yollarımın sonu ince kristalli deniz kumlarına çıkacak mı bilemem
Ama yürürken beni yalnız bırakma
dedim ya hayat bir karanlık bir aydınlık,
bana hep karanlık.
Karanlığım seni de gölge de bırakıyorsa hakkın vardır,
ellerini aç ki hayallerini vereyim 
gülerek aydınlığa çık..




ZAMANIN RUHU HADİ TERKEDİVER DÜNYAYI




11 comments :

  1. çok sert bir şuuuuutttt ve gol.

    ReplyDelete
  2. ÇOK GÜZEL BÜYÜDÜN
    KENDİ KENDİNİ KUSURSUZ YETİŞTİRİYORSUN
    SENİ SEVİYORUM SİMGEM MASALLAH SANA

    ReplyDelete
  3. Neceh xadah meğni bağrı sevmişem ♥

    ReplyDelete
  4. Kıymetli cümlelerinle birleşen mantıklı duygular hmmm ironik yaşam güzel tebrikler

    ReplyDelete
  5. KKTC netd de 366 dinlerken kendini burda bulanlar birazdan cezaya bu cümlelerle WARATTACK

    ReplyDelete
  6. Yazı biraz serdar ortaç, biraz ogün şanlısoy, biraz edip akbayram, biraz sıla biraz duman
    ama asla bir Demet akalın değil.!! Eline sağlık bizim 412 sayende her havadan çaldı

    ReplyDelete
  7. 205 seninle gurur duyuyor simgeciğim :)

    ReplyDelete
  8. Ablacım çok güzel yazmışın yine seni çok seviyorum ve hep örnek alıyorum lütfen devamlı yaz

    ReplyDelete
  9. dedi.. ve patlama oldu!
    temiz kalbine ve kalemine sağlık

    ReplyDelete
  10. Simge ablacım mesajlarını kontrol eder misin

    ReplyDelete