Burada da hiç merak etmeyeceğiniz fotoğraflar paylaşıyorum

Instagram

Wednesday, November 21, 2012

Bir gün seni ankesörlü telefondan çaldıracağım ki aradığında beni bulamayasın




  • Belki de okulu, kariyeri, her şeyi bırakıp bir sabah programı yapmalıyım. Ya da Ayna programını sunan o çok lisanlı adamı bir şekilde işinden edip tek bir lisanımla yerine geçmeliyim.Hem türkçeyi yaygınlaştırmış olurum fena mı. 

  • 2.sınıfta falan “Şarkıcı olmak istiyoruuum” şeklindeki söylemlere sahiptim. Odayı loş yapar, duvarın karşısına geçerdim. Gölgemi izleyebilmek için. Dans ederdim, elimi mikrofon yapıp şarkı söylerdim gölgemin karşısında. Ama ismimin şarkıcı ismine benzemediğini düşündüğüm için “İsmimi Simayfer diye değiştirsem mi?” diye düşündüm uzun süre.
  • Mikrofon demişken, ilkokuldayken mikrofona aşıktım. Sırf mikrofonu kullanacağım diye andımızı okumaya çıkardım.Dayımın düğün salonuna kaçar kaçar sarkıcılık oynardım. Şarkıcılara çok özenirdim ellerinde mikrofon var diye.

Düşlediğim hayat bana düşündürülenden daha başka bir hayat. bütün üniversite, kariyer, not ortalaması, iş imkanları, başlı başına beynimde oynattığım planlarım, ödevler, paperlar, okumalar, yazmalar, şunlar bunlar hepsi elimin tersine bakıyor. hepsini itip bambaşka bir şeyler yaşayabilirim. doğduğum andan itibaren bana aşılanan ve dikte edilen her duygu ve düşünceyi boşverebilirim, vermek istiyorum. hayal ettiğim şey çok başka. öylesi daha iyi olacak diyemiyorum, bilmiyorum ama mesela ben hayal ettiğim gibi yaşayamayacağımı biliyorum. sanırım "fak dı sistım" tam olarak burada söylenmesi gereken bir öbek. evet, fak dı sistım.

mesela ne istediğimi buraya yazsam bana şımarık derler. yazmam. söylemem de.
ama şu var; sonsuza kadar sadece kendi gönlümü yapmak için uğraşmak isterim.
düşündüm de, hayatımda en mutlu olduğum anlardan bir tanesi, ada' da kaybolduğum zamandı. nasıl olsa kayboldum diye her ara sokağa korkusuzca girip çıktığım ve kendi kendime yolumu öğrendiğim zamandı. birisiyle tanışmak da böyle bir şey olmalı ve işte tam olarak burada eksik bir şeyler var. ama neyin eksik olduğunu bilmiyorum. bu yüzden de bir yerlerde kaybolsam hiç de fena olmaz diye düşünüyorum.

  • Yıllar önce yine bir keresinde mikrofon tutacağım diye kafayı yemiştim. Sabah okula gidiyorum, 10 Kasımdı sanırım. “Neden bugün şiir okumayayım ki?”dedim ve yol boyunca ŞİİR YAZDIM KAFAMDAN. Kağıt kalem kullanmadan kafiyeli bir şiir yazdım, utanmadan şiir okuyacakların yanına geçtim. Öğretmenlerden biri hic unutmam o kadını ATİKE.. “Kızım sen daha geçen hafta çıktın, olmaz” diyene kadar, unutup unutmayacagımın belli olmadığı bir şiiri okumaya çıkacaktım. Özgüvene gel. Şu an imrenerek bakıyorum. Gerçekten imreniyorum.


Velhasıl, işin bir de bambaşka bir boyutu var. nedense tüm bunlardan bağımsız ve aşırı alakasız olarak 5 sene aileden uzak yaşamanın bir getirisi olarak içimde gördüğüm aşırı bir olgunluk hissi var. sanki ben bildiğin çekip çeviririm bir evi. güzel de para kazanırım, süper de bir hayatım olurmuş gibi geliyor. ama bu güzel hayata giden yol nereden geçiyor bilemiyorum. kimseye de sormam ki. gıcık oluyorum çünkü. sanırım birazdan ağlayacağım. Yarın önemli sınavım var sınavlarım var kendimi içdış etmek istiyorum. birisi bacaklarımdan tutup aşağı doğru silkelesin beni istiyorum. içime oturan öküz azcık kalkıp iki tur atsın istiyorum. beni baskımın üzerinden ütülemesinler istiyorum. 30 derecede narin çamaşırlarla durulamaya girmek istiyorum. sonra da askıya asın beni güneşle kuruyayım istiyorum! 

No comments :

Post a Comment