Hayatım boyunca beni en çok yıpratan durum , bir anda bitiş çizgisine varan bazı yaşanmışlıkların cevabını alamadan karşımdaki kişinin kayıplara karışması olmuştur.E sen şimdi öyle sessizce gittin fakat ben elimde bir avuç acabalarla kaldım? Ölen bir çok insan bile bazen giderken neden-sonuç ilişkisine nokta koyup gözlerini kapatır dünyaya.Ben en çok gitme konusunda kendimi acımasız bulurdum, arkama bakmadan giderdim ama giderken sebebini mutlaka söylerdim o kişiye hatta birkaçına bak ben hayatına geliyorum ama şu sebeplerden dolayı bir anda gidebilirim demişliğim bile oldu.Bilmeye hakları, hakkım var çünkü..
Seninle konuşurken olduğum insandan, iki kelimeyi zor bir araya getiren senden, kısa dönemlerde de olsa yaşadığımız şehirden ve ülkeden, hatta seninle aynı konuştuğumuz dilden bile nefret ediyorum.Neden mi?
Sen olsan söylemezdin ama dur ben söyleyeyim.Nefret ettim çünkü sen yeniden ektiğim hayallerin içinden solarak çıktın.Anlamadın mı? Daha açıklayacı konuşayım, SEN TAM BİR HAYAL KIRIKLIĞISIN.
Kırılarak geldiğim bugünlerde hiçbir şeye ve hiçbir insana böylesi kırılmadım.İnsan sevmek istediği, bu kez hayatını ilk defa net bir şekilde paylaşmaya adayacağı insandan bir anda vazgeçer mi,vazgeçiyormuş.Seni sevmeye çalışmam gereken şu vakitlerde senden vazgeçmeyi deniyorum.En az hasarla sen dosyasını nasıl kapatabilirim diye düşünüyorum tam 6 gündür.
Düşünürken uykularımdan oldum,yatağımın yolunu unutmakla birlikte defalarca öldüm.
Şimdi yanıma gelip uzan. Biraz sen öl. Biraz da sen.
Kısık sesle Sarı Odalar dinleriz uzanırken,
şarkı bitince sen öl ben de sessizce kapıdan çıkıp gideyim
bak sana bir güzellik yaptım
öldükten sonra yerime birini koymana ihtiyacın yok
öldükten sonra yerime birini koymana ihtiyacın yok
şarkı bitiyor askım sen beceremezsin şimdi en iyisi ben sana veda edeyim..
No comments :
Post a Comment